Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
29 Ekim’de Ülkemizin her yerinde toplumsal coşkulu bayram kutlamaları oluyor. Cumhuriyet kazanımlarımız, son derece kıymetli. 13 Ekim’de gerçekleşen Mudanya Mütarekesi, zamanın koşullarında asla kolay olmamış. Elbette bizlere de korumak ve geliştirmek düşüyor.
3 Ekim Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezinde Değerli dostumuz Seyhun Binzet’in Tarihi Kartpostal Sergisi açıldı. Fransa’da soyguncular 7 Dakikada Louvre Müzesindeki en değerli mücevherleri çalıvermiş. Olacak iş değil. Bu nedenle ziyaretçilere kapanmış durumda. Soyguncular aranıyor. Uzun süredir Dünya Barış ödülü peşinde koşan hevesliler vardı. Ortaya farklı bir sonuç çıktı. Buna hak kazanan kişi, Venezuelya’lı Siyasetçi Maria Corina oluverdi. ‘’Hak eden kazansın’’ derler ya, yerinde olmuş.
1 Ekim Dünya Tasarruf günü. Parasız olan böyle bir şey yapamıyor tabi. Maaş artış zamanı geldiğinde enflasyonun düşük gösterilmesi devam ederse, önümüzdeki günlerde dar gelirlilerin durumu ne olacak, bilinmez. Her ne kadar Ekim yağışı bol bir ay olarak bilinse de su tasarrufu önemli, onsuz yaşam da olmaz. Emeklilerimizin geçim darlığı, Dünya Standartları Sıralamasında Nabibya’nın da gerisinde yer alıyormuş. Türkiye’de 6 Milyon çocuk protein alamıyor. 4.5 çocuk kitap okuyamıyor. 2.5 Milyon çocuğun ayakkabısı yok. Çoğu gençlerin ailesiyle birlikte yaşama dönüş oranı arttı. Çaresiz kalan bazı aileler, ekonomik sıkıntıları nedeniyle yakınlarıyla, bir arada yaşamaya çalışıyorlar. Epeyce zorlayıcı bir durum.
16 Ekim Dünya Gıda Gününde FAO’nun Eylül Ayı Raporuna göre, dünya’da 733 Milyon Kişi aç. Denetlenebilir gıda güvenliği konusunda durum ortada. Az kalsın unutuyordum, bir de
10 Ekim de Dünya Ruh Sağlığı Günü varmış. Bence Böyle bir yaşam ortamında psikolojisi normal kalabilen kişilerin, istatistiki değerlendirilmesi yapılmalı. 14 Ekim Hayvanları Koruma Günü ama artık o da zor. Bir can dostu beslemenin maliyetini, zor geçinebilen nasıl karşılayabilir? Oysa onlar sevenleri için birer mutluluk kaynağı.
Sinopta Boyabat’lıların ‘’Maden Yaşatmaz’’ Sloganı ile eylem yaptığını öğrendik. Maden aranması için ÇED olumlu Raporu da alınmış. Kaldı ki burası, 3000 Yıllık Tarihi olan Arkeolojik sit alanı. Giresun’daki Maden ayrıştırma Havuzundaki kimyasal sızıntının sulara karışması tepkilere yol açmış. Iğdır’da da benzer bir olay yaşanmıştı. Tarihi ve Doğal Latmos’un, maden arayıcılardan kurtarılması gerek. Çoğu ildeki maden arama işlemi için, harcanan su miktarının çok büyük olması, susuzluğun söz konusu olduğu bu sürece ters düşüyor. Aynı zamanda havzalarındaki can çekişme nedenlerinden biri. Fizik Profesörü Prof. Dr. Engin Arık, Toryumun, 21.Yüzyılın en önemli yeraltı zenginliği olduğunu, Eskişehir Beylikova ve Sivrihisar’da 694 Milyon Ton ‘’Nadir Maden Elementi ‘’olan Toryum rezervimiz ile dünya’ da ikinci ülke olduğumuzu açıkladı. Gazi Üniversitesinden Profesör Dr. Ömer Yavaş da elementin, savunma sanayiinde kullanıldığını ama uranyum gibi radyoaktif ve patlama etkisi olmadığını belirtti. Servetin bizde kalması için, yerli gelişmiş endüstriye gerek var. Durumları merakla izliyoruz. 2 Ekim Şiddete Hayır Gününde verilen sözlere rağmen neden hala savaşlar ve ölümler sürüyor? Neden hala kadın cinayetleri oluyor? Neden Şiddet ortamından etkilenen çocuk çeteleri çoğaldı. Sokak katliamları var? Kız öğrenci yurdunda yaşanan skandal taciz ile ilgili suçlular nasıl dışarda kalabiliyor. Gar Katliamı anma toplantısını da üzülerek izledik.
7 Ekim Dünya Habitat gününde, kağıt üzerinde kalan önemli maddelerin, geride bırakıldığını görmekteyiz. Oysa Küresel hışım olanca haykırışıyla üstümüzde kol geziyor.
Kartalkaya yangınında 83 Kişinin kaybına neden olanlar, sorumluluk topunu birbirlerine atmakta ama binalardan sarkıtılan çarşaflar, çok şey söylüyor. Tabi anlamak isteyenlere.
6 Ekim ise Dünya yürüyüş Günü. Galiba bunu en iyi uygulayanlar, Kadıköy /Yoğurtcu Parkından hareketle temiz havanın tadını çıkaran, güler yüzlü yürüyüşçüler oldu.
