Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Kadıköy’ümüz cıvıl cıvıl. Ne güzel sanat dallarımız ve sanatçılarımız var. Yeni yeni öğrendiklerimi tek tek aktarmak istiyorum. Geçen aylardan birinde karma sergiye katılmıştım. Değişik sanatsal yapıtlar vardı. Ama ben, birinin önünde takılıp kaldım. Baktıkça bakasım geldi. Eser, sallanan Hacivat Karagöz figürü idi. Bu farklı yapıtın adı Mine sanatı imiş. Yapımcısının da Umut Demirgüç Thurman olduğunu öğrendim. Merak ettiklerimi kendisine sordum. Keyifli keyifli anlattı. Ardından her zaman olduğu gibi, anladım ki bilmediğim daha pek çok şey var. Umut Demirgüç Thurman ‘’Özellikle Kovid sürecindeki karamsarlığı biraz olsun kırmak istedim. Yer yüzünde insanların biraz olsun gülmeceye, güzellikleri görmeye ihtiyacı olduğunu düşündüm. Kültürümüzü güncel tutmaya önem verdim. Konu seçerken de çocuklukta, her birimizi en çok etkileyen konuları seçtim. Ama bunlar eğlenceli ve etkileyici olanlardı. Küçük Prens, Pinokyo, Alis Harikalar Diyarında gibi öykülerden ve bazı masallardan yola çıktım. Çünkü benim gibi pek çok insan bunlardan hoşlanabilirdi. Yer yer güldüren bu gibi eserler, insanlara eskileri anımsatıp mutlu ediyor’’ diye, doyurucu bir ön anlatım yaptı. Gerçekten de öyle. Çocukluk anıları ve mutluluğu gibisi var mı? Onlar Hiç unutulmaz. Bu nedenle sanatçının öykülerden esinlenmesi, önemliydi.
‘’Bu gibi sanatsal eserlere hepimizin yaş farkı olmaksızın ihtiyacı var. Ayrıca ben komik bir insanım. Bunu eserlerime de yansıtıyorum. Hayvanları çok severim ama çocukluk işte.
Örneğin: yalan söylediği için Pinokyo’ya o zamanlar kızdığımı anımsayarak, onu eşşeğe çevirip cezalandırmak isterdim. Öyle bir eser yaptım. Yapıtın Adını da ’Eşşek’ koydum.
Bakıldığında renk, parlaklık, hareketlilik eğlence ve masal yönlü yapıtlar. İstiyorum ki izleyenler de yorum katsınlar. Onlara da bir alan bırakıyorum. İşte o zaman eser, anlam
bütünlüğü kazanıyor’’ diyor, değerli sanatçı. 2002’den Günümüze yaklaşık 10 Kişisel, 10 Karma sergiye katılmış. Mine sanatı ile ilgili ders verip, öğrenci yetiştiriyormuş. Yurt dışında da sergilere katılıyormuş. Bir de Mine kitabı yayımlanmış. Türkiye’de ve yurt dışında bulunan atölyelerinde çalışmalarını sürdürüyormuş. Kişisel sergi açacağını dile getiren sanatçı ‘’Sergilerde eserlerim alıcı buluyor. Ama buna tam olarak sevindiğimi söyleyemem. Eksilen yapıtım için bir parçam eksilmiş gibi üzülüyorum’’ diyor.
Mine sanatı nedir? Diye sordum. ‘’Gümüş, Altın ve bakır gibi Metaller üstüne, cam tozu serpilip 800 Derecede fırınlanıyor. Bunlara da altın tozu gibi malzemeleri suyla karıştırıp renk veriyorum. Çalışırken, maske ve eldiven kullanıyorum. Bu tip materyal çalışmasına, Kuyumcu Minesi deniyor’’ diye, tanımladı. Çocukluğunda onu en çok etkileyen: Pinokyo, Alis Harikalar diyarında, Pamuk Prenses gibi, masalların temalarını sanatında da kullanıyormuş.
Kendisi, renklerle uğraşmayı ve en çok da kırmızı rengi kullanmayı seviyor. Yapıtlarında güldürü ve eğlence olsun istiyor. En ihtiyacımız olan şeyler bunlar.
Mimar Sinan Güzel Sanatlarında okuyup; ABD ‘de mine ve metal sanatları üzerine Yüksek Lisans yapan sanatçı, bazen alıntı figürleri; bazen de ütopyasındaki şekillenmeleri kullanıyor. Onu sanatında farklı kılan önemli niteliklerinden biri, yaratıcılığı.
‘’Bu konuda ülkemizde hiçbir destek yok, devlet teşviki yok. Bu sanat dalı da yok gibi.
Hocalıktan tanındığım için eserlerim satılıyor. Ama bu sanatı yeni yapanlar için, geçim kaynağıdır, diyemem. Mine malzemeleri Dolarla satılıyor. Enflasyon malzeme gibi benzer şeylerin fiyatlarını epeyce etkiledi. Proje kitabı yapıyorum öğrencilerinim çalışmalarını anlatan bilgiler var içeriğinde. Burada da sanata sevgi var ama destek bulmak zor ama ABD de çok olanak var özellikle proje çalışmalarına sanat la ilgili destekten hemen herkes yararlanıyor. Bilgisayar tasarımı kullanmıyorum doğrudan el becerilerimi kullanıyorum’’ diyor. Ülkemiz de de böyle yeteneklere destek verilmesi, gerekiyor.
Değişik sanat kolları insan da ilgi uyandırıyor.
Basarilar kolay gelsin.