Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Sanırım dikkatinizi çekmiştir. Son süreçlerde çoğalan polenlerin etkisiyle, çevremizdeki her üç kişiden birinin sorun yaşadığından söz ediliyor. ‘’Hapşu, Çok yaşa, sen de gör’’ sözcükleriyle iç içeyiz. Çevremizde saymakla bitmeyen: küf, hayvan tüyü, emisyon ve kimyasal katkılarla birlikte yaşıyoruz. Nereden neyin geleceğini bilmeden. Etkilenince de haklı olarak nedenini merak ediyoruz. Çok bilinmeyenli, istenmeyen hatta bıktıran bu durumlara çoğunlukla mevsim dönüşlerinde rastlanır. Burun akıntısı, hapşırma, öksürme, kaşıntı, baş ağrısı, göz yaşarması gibi bazı belirtilerle, oldukça yorucu bir durum. Konunun uzmanı doktorlar, binlerce farklı allerji çeşidi olduğunu belirtiyorlar. Araştırmacılar özellikle son 30-40 Yıldan günümüze dek allerjenlerin epeyce arttığı iddiasında. Bu sorunları tetikleyip, çoğaltan etkenler üzerinde çalışmalar yapılıyor. İklimsel değişim etkileri, hastalığın daha da hızlı yayılmasına yol açıyor. Yer yüzündeki tüm kimyasalların, emisyonların, zehirli ve tehlikeli atıkların, sınır tanımaksızın doğada yayıldığı da bir gerçek. Bu durumdan: toprak, hava ve sudaki canlılar etkileniyorlar. Tabi aynı çevrim içindeki insanlar da. Son yıllardaki kirliliklerin ve iklimsel değişimin, sağlık üzerindeki olumsuz etkileri de ilgili kurumlarca araştırılmakta. Tabi yine ‘’Ah şu iklim değişikliği yok mu’’ dendiğini duyar gibiyim. Ne yazık ki artık her şeyin altından yine küresel ısınmanın sonuçları çıkıyor. Konuya, tam da bu yönüyle gireceğiz. Dünyadaki ilgili araştırmacılar, iklim değişikliğinin, polen yoğunluğunu gittikçe artırdığını ortaya çıkarma çabasında. Önü alınamazsa yeni ve farklı sorun ve salgınlar da yaşanabileceği üzerinde yoğunlaşıyor. Zira bu durum, ülkelerin toplumsal sağlığını çok yakından ilgilendiriyor.
İklim değişikliği ile daha da artan polenlerin, AB’de eyaletler üzerindeki etkileri araştırılmış, sonuçları Firontiers’in, Allergy Dergisinde yayımlanmış. Ayrıca Çevre Mesleki Sağlık ve Adalet Bakanı Prof.Dr Panos Georgo Poulos öncülüğünde çalışan bir ekip de bilgisayar modelleri kullanılarak iklim değişikliğinin, 2050’ye dek havadaki polen yüklerini önemli ölçüde artıracağını tespit etmiş. Panos Georgo Poulos ‘’Karbondioksit, polen, sıcaklık gibi değişkenler, bitkilerin davranışlarını etkiler. İşte burada iklim değişikliğinin de çok önemli bir faktör olduğu görülür. Polen üretimi ve polenin alerjik hastalıklar üzerindeki etkisi de doğal olarak artar. Bu yöndeki araştırmalarımız, aynı zamanda gelecekte de neler olacağı konusunda verilen kötü bir sinyaldir’’ diyor.
ABD’de de 80 Polen örnekleme istasyonu oluşturulmuş. Bunların, devlet kurumları tarafından işletildiği bildiriliyor. Söz konusu çalışma raporlarından önemli bilgilere ulaşıldı. Burada örneğin ‘’Eski veriler yetersiz. Bu nedenle çalışmalarımız, oldukça sınırlı olmaktadır’’ dip notuna yer verilmiş. ABD Çevre Koruma Ajansı EPA, Çevre Çok Ölçekli Hava Kalitesi Modelleme Sisteminin de bu yönde harekete geçtiğini örnekleriyle anlatıyor ‘’Birer allerjen olan meşe ağacı ve kanarya otunun polen dağılımları etkisi araştırıldı. Bu canlıların, 2004 ve 2047 Yılları arasındaki koşulları incelendi. Örnekleme ve benzer diğer araştırmalara da dayanarak önemli bir uyarıda bulunuldu. Araştırmacılar, gelecekte polen dağılımının artacağını ve meşenin %40’ının, Güney doğu ve kuzey doğu’da daha etkili olacağını belirttiler. Kanarya otunun yayılımının da yine sözü edilen bölgelerde, %20’yi aşacağı ortaya kondu’’ diyor bilim insanı. Görüldüğü üzere, küresel ısınmadan kaçış yok. İklim değişikliği, ısı artışları, fırtına ve kuraklık belirtilerini, salgın hastalık yayılımlarını, görüyoruz.
Ülkemizde de polen artışının ortaya çıkabileceği her bölgedeki iklimsel değişim ve polen araştırması yapılmalı. Bilimsel gerçeklerle yüzleşilmeli. Toplum sağlığını tehdit eden allerjenler, tek tek ve bölge bölge araştırılıp irdelenmeli. Artık bu durumdan kaçış yok. Bilirsek, polen deyip geçmemiş oluruz.
Evet mevsim geçişlerinde, ilknahar, sonbahar aylarında , hava şartlarından dolayı öksürük, hapşurma vs gibi rahatsızlıklar oluyor. Daha dikkatli olmalıyız. Beslenmemize de dikkat etmeliyiz.