Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Bu yıl da Hindistan’ın Yeni Delhi kentinde 19 Ülke ve Avrupa Birliği Grubunun katıldığı iki günlük bir zirve gerçekleşti. İstanbul’da yapılan Habitat II’de olduğu gibi, orada da öncesinde epeyce hazırlık yapılmış. Caddeler asfaltlanmış. Toplantı Platform alanlarına parlak pankartlar asılmış. Bu durum bana İstanbul’da yapılan 3-4 Haziran 1998’de Habitat II Zirvesini anımsattı. Doğal olarak yüksek pembe kaldırım taşlarını döşeme telaşı aklıma geldi ve yine sadece gülümsedim.
G20 Zirvesine Rusya ve Çin katılmadı. Zaten onlar bir önceki zirve de Ukrayna savaşı, iklim krizi enerji konularında uzlaşılmaz tavırlar almışlardı. Bu yıl katılan ülkeler, fosil yakıtlara karşı önlem alma, yenilenebilir enerji ve iklim krizi konularına pek önem ve yer vermediler.
Oysa, zirveye katılan ülkelerden % 93’ü fosil yakıtla termik santral çalıştırıyordu. Bunlar, her zaman olduğu gibi yine, aşamalı olarak salınımlarını azaltma taahhüdünde bulundular. Böylelikle bu büyük buluşmada sürdürülebilirlik, sadece parasal yönüyle görüşülmüş oldu. ABD Başkanı Joe Biden, Ortadoğu Avrupa ülkeleri ve Hindistan’ı birbirine bağlayacak demir yolu ve limanlardan oluşan bir koridor oluşturmayı amaçladığından söz etti. Afrika Birliği’nin G20 Zirvesine tam üye olması onaylandı. Hindistan, 2030 Yılına kadar yenilenebilir enerjisi kapasitesini 3 kata çıkaracağını bildirdi. Gelişmekte olan ülkelerin iklim hedeflerine ulaşabilmeleri için 5.9 Milyon Dolara ihtiyaç duyacakları söylendi. Ukrayna savaşı tahıl koridoru gibi konuşmalar ve ikili ticari diyaloglar da vardı. Bu arada en beğendiğim gündem maddesi de nasıl akıl edilebildiyse ‘’Dünya ekonomisi kötüye giderken, lüks tüketim maddelerinin neden devrede olduğu’’ sorusu idi. Tabi bu da yanıtsız kalmaya mahkumdu. Öyle de oldu. Özetle ortaya konmaya çalışılan diğer maddeler; dünya ülkelerini derinden etkileyen ana sorunların belki biraz kıyısından geçiyor ama yeni bir çözüm yolu açmıyordu.
Toplumsal muhalefet ve çevre aktivistleri ile ilgili ufak tefek protestolar dışında hiçbir açıklamaya rastlayamadım. Dünyayı kasıp kavuran İklim kriziyle ilgili bir görüşme yok gibiydi? Gerçi, Rio’daki Habitat zırvaları, Gündem 21Maddeleri üzerinde yapılan görüşmeler, sivil toplum kuruluşlarıyla ortak ve ayrı toplantılar da, çare arayışları sonucunda, olumlu bir gelişme oldu mu? Hayır. O günlerden bu buyana sorunlar çığ gibi ve hızlı arttı. Halkın sesini çocukların gelecek çığlıklarını duyan yok. Şu sıralarda gelip az gelişmiş ülkelerin en doğal hakkı olan barınma ve yerleşim, sorununu çözsünler bakalım. Şayet bu bir Ekonomik İş birliği toplantısı idi ise deprem, orman yangını, taşkın, kasırga, açlık, susuzluk, çölleşme, doğal talanlar, sağlık sorunları, ekonominin tam da ortasında, dışında değil ki.
Bizler yıllardır ne zirveler gördük. Bu da onlardan biriydi. Ekonomik İşbirliğinden önce iklim krizi ve Yapay zeka sorunları için önlem konuları görüşülmeliydi. Dünyada gelişen güçlerin hızla ilerleyen dayatmaları, insan hakları, açlık ve salgınlar ele alınıp tartışılmalıydı. Böylesi zırvaları, artık dünya halkları ciddiye almıyor. Çünkü uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği yok. Görüldüğü gibi, dünya ülkeleri arasında da sadece günü kurtarma arayışları var. Sanırım paraları ele geçirenlerle birlikte çökecek tüm evren.
Filler tepişir çimenler ezilir.
büyüklerin oyun sandığı didişmelerde küçüklerin nasıl mağdur olduğunu anlatan özlü söz. siyaset ve siyasi tarihe pek uygun bir deyiş bilindiği gibi.