Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
No Result
View All Result
Home Blog Yazıları Kültür Ve Sanat

Zengin Toprakların Yoksulları

by adminoad136
Ekim 5, 2022
0 0

Türksen BAŞER KAFAOĞLU/ BELLEK-KADIKÖY

Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması, öyle büyük bir zenginlik ki,   deniz ekosistemi  açısından bakıldığında, içinde hala sayısız canlı cansız varlıklar yaşamlarını sürdürüp. üretim yapıyorlar, biz de yararlanıyoruz.  Özellikle bu yıl kamuya açık olan sahillerimizin,  ekonomik sorunlar nedeniyle zorlanarak da olsa,  yurttaşların, çoluk çocuğuyla, sıcak günlerde koşup gidebildiği en ucuz dinlence yerleri olduğu görülüyor.  Tam da bu sıralarda, toplumsal faydaya açık olması gereken sahillerin, birilerince kuşatılmasına, böylece de halka kapatılmasına izin verilmesi gündeme oturuverdi.  Oysa gürültü, atık kirliliği yaratmamak ve ateş yakmamak kaydıyla  herkesin, böyle alanlardan  yararlanma, insanca yaşama ve tatil geçirme hakkı var.

Toplumun ortak malı olan doğal alanların, sık aralarla, özellikle yine bazı beton meraklıları tatafından ele geçirilme haberlerini, son derece ürkütücü bulmaktayız. Bir taraftan orman yangınlarıyla açılan  alanlar, bir taraftan da sahillerin özel kişilere tahsisi yönünde yapılan projelere onay verilmesi gibi, hızlı, hırslı tutum ve kararlar söz konusu. Kimin malı kime satılıyor?  yabancı ortaklara ya da özel müşterilere mi, yeterince doyamayanlar daha zengin olsunlar diye mi bu gayret?   Muğla, Bodrum, Foça, Seferihisar Çeşme yağmaları gündemde. Sahillere yapılması planlanan, uçuk ücretli turistik tesislere, kıyıların gerçek  sahipleri olan orta ya da az gelirli yurttaşlar nasıl gidebilir bu durumda?  Kıyı ekosisteminin bozulmaması ve anayasal haklarımız için, bu tür kuşatmalara izin verilmesine daha neler eklenecek bunu bilemiyoruz. Diğer taraftan  aynı zihniyet, Muğla Akbelen ormanları ve zeytinlikler için de, yurttaşların tepkilerine ve yürüyen yasal sürece rağmen, 20.000 üzerinde zeytin ağacının kesilmesine  devam edilmekte. Böylelikle, doğal denge döngüsüne vurulan darbeden içme  suyu kaynakları da zarar görecektir.  Akbelen’de,  durumu yeniden incelemek üzere, Ağustos ayında, III.Keşif ekibinin  devreye girdiği söyleniyor,  verilecek raporu doğrusu merak ediyoruz.  Zeytinlik alanlardan sonra şimdi de sit alanları niteliğindeki alanlar için, maden arama izni verilmesiyle  ilgili yönetmeliğin çıkarılması, gündeme geliverdi.  Turistik simge haline gelen Kapodakya’daki bunca yıllık Peri Bacaları, ilgili kurul tarafından derecesi düşürülerek, nasıl yıkılabilir? İnanın yazarken bile çok sıkıntı duyuyorum. Bu durumlar geçiştirilemez.  

Yine yeni bir haber:  çiftçilerin bankalara ellerindeki tarım arazilerini, rehin olarak verdikleriyle ilgili.  Bu,  geride kalan değerli üretim alanlarının da yok olması, betonlaşması, yani daha çok üretimden yoksun olmak, açlık ve kıtlık demek.  Bulunduğum köyde ve ilçesindeki  emlak bürolarının tarla ve zeytinlik alan satış ilanları,  birden bire çığ gibi çoğalıverdi.  Birileri satmak zorunda kalıp geleceğin daha yoksulu olma,  diğerleri ise, bundan pay çıkarma derdinde. 

Öyle anlaşılıyor ki en yakında verimli köy toprakları da aslım aslım beton yığınlarına dönüşecek.  Sahiller, tarım alanları, zeytinlikler, ormanlar, için  dev projeler yapılıyor. Oralarda yıllarca yaşam süren yurttaşların  fikri sorulmuyor. Oysa bu yasal bir zorunluluk. Önceden yapımına yetkililer tarafından izin verilen binalardan, birilerinin çıkarları için,  insanlar gece yarıları çoluk çocuk, yaka paça evlerinden darp edilerek çıkarılıyor, kim bu sorunları yaşamak ister.  Değerli yazar  Ali Ekber Yıldırım’ın  “Yeni Tarım Düzeni”  kitabında da belirttiği gibi  “Zengin toprakların yoksul insanları “ olmayı,  yurttaşlık haklarımızın yok sayılmasını asla hak etmiyoruz.  

Türksen Başer Kafaoğlu

Tags: bağdat caddesiDoğal Ve Mimari Çevrekadiköy iskelekadıköy belediyesikadıköy bellekkadıköy boğakadıköy lifeKültür Ve SanatSosyal Çevre
ShareTweetPin
Previous Post

Bir Sanat Duayeni; Prof. Ruşen Dora

Next Post

Gravür Sevgi ve Emek İster

adminoad136

adminoad136

Next Post

Gravür Sevgi ve Emek İster

İSTANBUL VE ÜSKÜDAR RESSAMI

Comments 1

  1. Yahya Doğan says:
    3 yıl ago

    Sahillere 100 metre yakınlarına kadar yapılaşma olmaz diye çıkarılan kanun vardı,uygulanmıyor,halktan ve emekten yana bir iktidar gelirse bu alan içinde,orman içindeki yapılanmaları maliyeti ne olursa olsun,yıkmali,Sn T.
    Başer Kafaoglunun tespitlerine yürekten katiliyorum ve kendisinin doğanin korunmasi için emeklerinden dolayi kutluyorum .
    Saygı ve minnetle

    Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri

© 2025 JNews - Premium WordPress news & magazine theme by Jegtheme.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In