Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
No Result
View All Result
Home Blog Yazıları

Beslenmedeki  Dengesizlikler

by adminoad136
Ağustos 16, 2022
0 0

Türksen BAŞER KAFAOĞLU / BELLEK-KADIKÖY

Gelişmiş ülkeler ve onların büyüsüne kapılan ulus devlet yönetimleri sayesinde, dünyadaki hem açların hem de tokların  oransal yükselişi, son 40 Yılda hızını daha da artırıp, uçurumları derinleştirmekte ve dengeleri bozmakta.

Alışıldığı üzere, önce aç bırakıp, sonra suni  yöntemlerle  doyurmaya çalışır görünmek, aslında hem  gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler açısından bir dünya ayıbı ve suçudur.  Görülen o ki, birileri kandırıyor. Diğerleri inanıyor.

Bir tarafta, çöplerden yiyecek  toplayanların,  bir tarafta sağlıksız ve bağımlı yiyeceklerle obez olanların sayıları artıyor.  Ama bir de masalarından havyarı kuş sütü eksik olmayan, hani derler ya “bir eli yağda bir eli balda “diye, öyleleri de var.  Anayasal  haklardan biri barınma, diğeri ise sağlıklı dengeli beslenmedir ve bunun eşitlik ilkesine göre düzenlenmesi gerekir. Aç insan kolay hastalanır, verimli olamaz, iyi düşünemez, özgürlüğünü ve kişisel haklarını istese de savunamaz,  çoğu kez de suça itilir, çünkü beyninin ve vücudunun çalışmasına yetecek  gıdalardan yoksun  kalmıştır.  Böyle toplumlarda sürdürülebilir kalkınmadan, toplumsal eşitlikçi yarardan söz edilemez. Ne var ki,  oldum olası yönetimler kendilerine engel olan ve çok konuşanları sevmezler. Yoksul kesimleri kolayca ezerler, zira maddi güç ve egemenlik kendilerindedir.  Ama açlığa mahkum ettiklerini, arada ölmeyecek kadar beslemenin,  yani politik olarak “zevahiri  kurtarma”nın, kendilerine yararlı olacağına inanan  çoğu gelişmiş ülkenin,  sağlıklı olmayan endüstriyel gıda ürünlerini, gelişmemiş ülkelere pazarlaması ve onlara sözde yardımda bulunma rolü de,  anlattığımın  farklı bir versiyonu. Bu uğurda neler yapılmıyor ki,  Dünya Bankası, 1996’da açlığın Hindistan’a maliyetinin, ulusal üretimin % 3 ile % 9 olarak hesaplandığını açıklamıştı.  Küba ve Hindistan’ın Kerala eyaletinde, açlıktan zarar gören kadın ve çocuklar için mücadele başlatmak durumunda kalındığı da bilgiler arasında.  Yale Üniversitesinden Psikolog  Kelly Brownell “zayıf besleyici tüketimin kalori esasına göre düzenlenen vergi politikalarıyla, ucuzlatılabileceği, meyve ve sebzeler üzerindeki, vergilerin tamamıyla kaldırılabileceği” gibi önerilerde bulunmuştu. Beslenme konusu dünyanın her yerinde güncelliğini koruyorsa da, sistem anlayışı nedeniyle, çareler yeterince yerine oturamıyor. artık son yıllarda  meyve  ve sebze fiyatları el yakıyor, sağlıksız ve eşitsiz beslenme eksi yönde. Dengeli, dengesiz ve yetersiz beslenmeyi esas alan pek çok sav geliştirilen dünyada, bir diğer yanlış beslenme sonucu da obezitedir. Aşırı kilo alma, son 30 Yılda  özellikle ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin sorunları arasında yer almakta. Örneğin, söz konusu ülkede ergin nüfusun % 55’inin normal standartlara göre daha kilolu olduğu, bunlardan % 23’ünün tıbben şişman niteliğinde,  her 5 Amerikalıdan birinin de fazla kilolu olduğu ve hızlı bir artışın sürdüğü, Dünya Bankası raporlarından biliniyor. Sağlıklı beslenmenin en önemli  etkenlerini özetle, üreticiler, doğal çevresel koşulları, kooperatifleşmeler ve tüketiciler oluşturmakta.  Çok uluslu gıda tekellerinin, insanlığı nereye götürdüğü de açıkça bilindiğine göre,  ulusal politikalar üretimden başlayarak,  özellikle kadın emeğinin  güçlendirilip yaygınlaşmasını, doğrudan üretim ve tüketimi, doğal çevresel koşullara dönüş düzenlemesini, toplum sağlığına uygun eşit dağılımlı, doğal ve kontrollü ürün tüketimini ve de alım gücü eşitliğini sağlayabilirlerse, toplum da, ekonomi de rahatlar. Artık geceleri, ertesi gün  “ne yiyip nasıl geçineceğiz” kabusuyla  uyuyamayan  insanlarımız olmasın, istiyoruz. Bunun da yolu, Planlı ekonomiden geçer.

Tags: bağdat caddesiDoğal Ve Mimari Çevrehaldun tanerkadiköy iskelekadıköy belediyesikadıköy bellekkadıköy boğakadıköy lifeKültür Ve SanatSosyal Çevre
ShareTweetPin
Previous Post

İSTANBUL VE İSKELELERİ 3 

Next Post

İSKELELER VE İSTANBUL 4

adminoad136

adminoad136

Next Post

İSKELELER VE İSTANBUL 4

Dr. Müfit Ekdal-Kadıköy’ün Tarihi

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri

© 2025 JNews - Premium WordPress news & magazine theme by Jegtheme.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In