Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Anti kapitalist Yazar Susan George ‘’Başka Bir Dünya Mümkün, eğer’’ diyor. Kitabında Dünya’nın durumunu kritize ediyor. Neler yapılması gerektiğini tek tek anlatıyor. Ama
Ne yazık ki son gelişmeler, farklı ve şiddet içeren bir yönde. Arada kalan siviller, barış içindeki yaşama hasret. 2014 Yılında başlayan Ukrayna-Rusya savaşı sürerken, bir savaş
yangını da İsrail-Hamas arasında alev aldı. Her geçen gün kayıplar artıyor, yürekler yanıyor, insanlar ölüyor, aç kalıyor ya da sürülüyorlar. Sadece 7.Gününe dek 4000 Tondan fazla bomba atıldı. Ölü ve yaralı sayısı artmakta. Şimdilik yaklaşık 3195’i çocuk, 8000 ölüden söz ediliyor. Hastane ve kiliseler bombalandı. Hamas-İsrail savaşında, batılıların havadan yok etme, deniz ablukası ya da karada kırdırma yoluyla zafer elde etme çılgınlıkları var. Acımasız saldırıların halka yönetilmesi; Yerleşim yerlerindeki çocuk, yaşlı engelli ve savunmasız insanlar üzerine bombalar yağdırılması, dünya kamuoyu tepkilerine yol açtı. 9.cu gününde, sivillere uyarı yapılıp, kaçış süresi tanındı. Derken, Fosforlu kimyasal silahların kullanılması inanılmazdı. Aslında, dünya ticareti devlerinin elinde tuttuğu pazarlar zayıflarsa, ekonomileri durgunluğa girebilir. Bunu da göze almış durumdalar. Dünya kamuoyu tepkili. İran’ın devreye girme olasılığı var. ABD Yetkilisi, İsrail’e destek planını açıkça belirtti. 18 Ekim’de yeniden hastaneler hedef alındı. Tarihi süreçte çoğu savaş, uluslararası kurallara uygun olurdu. Kızılay, Kızıl Haç, hastane ve okullar, yaşlı evleri korunması gereken yerlerdi. Savaşın da bir ahlaki etiği vardı. Askeri üs gibi stratejik özelliğe sahip alanlara saldırılar olurdu da sivillerin yerleşim bölgelerine pek zarar verilmezdi. Çoğu savaşan ülke de kurallara uyardı. İnsanlık suçu işleyenler cezalandırılır; onların, halktan özür dilemesi istenirdi. Savaşları konu alan bazı roman yazarlarının, düşman ilan edilen taraflar arasındaki duygusal dayanışma, yardım eli uzatma öyküleri insanlığın önemini vurgular. Eğer insanlığa ruhsuz ve acımasız robotlar gibi saldırılacaksa hatta ilerde bu teknolojilere teslim olunacaksa dönüp defalarca düşünülmeli. Eskiden savaşçıların işi çok daha zorluymuş. Şimdiki askeri bilişim ve teknik donanım yokmuş. Genç gidip, yaşlı dönenler olurmuş. İstiklal savaşı gazisi babamın, bir zeytin tanesine hasret kalınan, sefalete göğüs gerilerek yapılan o inanılmaz savaş yıllarını anlatışı, hep aklımdadır. Genelde savaşları başlatmak an meselesi olsa da yıllarca sürüp, çok can yakıyor. Örneğin: Pers-Yunan savaşları M.Ö 546-479 arası oldu dense de 100 Yıl boyunca sürmüştür. İngiltere Kralı 3.Edvard’ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337’de başlayıp 100 Yıl süren feodalite ve hanedan savaşları da öyle. Bunların bazıları, sınırların korunmak ve özgürlük için bazılar da işgal ve genişleme gibi büyük planlar için yapılır. 1919-1922 Yılları arasındaki Kurtuluş savaşı Misak-ı-Milli sınırları içinde ülke bütünlüğümüzü korumak için yapılmış bir özgürlük savaşıydı. Emperyaller, son yıllardaki doğal değişiklikler, felaket ve çölleşmeler nedeniyle geleceklerini garanti altına almaya hız verdiler. Değerli bölgelerdeki yeraltı zenginlikleri, su kaynakları, verimli topraklar ele geçirebilmek için, ileri teknolojilerini kullanarak üstünlük kurmaya çalışıyorlar. Taktikleri biraz farklı bu kez. Anlaşılan, sivilleri hedef alıp sürmek; boşalan yerleri kolayca ele geçirmek istiyorlar. Her zaman görüldüğü gibi uluslararası politikalarda iki yüzlü tavırlar da sergileniyor. Örneğin AB Komisyon Başkanı 1Yıl önce yaptığı konuşmada ‘’Savaşta su ve elektriğin kesilmesi sivil alt yapılara yapılan saldırılar, savaş suçu ve terörizm’dir‘’demiş, Rusya’yı eleştirmişti. Aynı şeyi bu gün İsrail yapınca ‘’Meşru-müdafa‘’ diye savundu. Savaşlar, ekolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel ne varsa hepsini ezer geçer ve yıllarca sürer. Derin yaralar, izler bırakır. Geride kalan sadece kan öfke ve gözyaşlarıdır. Dünyadaki çirkinleşmeyi, ayrıntılarıyla ve dehşetle izliyoruz. Bu korkunç ortamlarda, sivil halkı sefalete ve göçe sürükleme; korku çocukları yaratma; ekosistemlere
darbe üstüne darbe, tabloları görüyoruz. Bilinmelidir ki, İnsanlık dışı sorumsuz kırımlar bir gün mutlaka sorgulanır. Savaş suçluları cezalandırılır.
Güzel bir gerçeği yansıtan yazı olmuş.Savaşların acı sonuçları tarih sayfalarında yer aldığı gibi Gazze savaşı da bir insanlık dramı olarak tarih sayfalarına düşecektir.Umalım ki ateş kes yakın olsun.