Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
1800’lü Yılların II.Yarısında yerleşimin hızlanmasıyla Yel Değirmenleri yapıldığı için bölgeye bu isim verilmiş. Daha sonra da Haydarpaşa Garından, Söğütlüçeşme Metrobüs durağına kadar uzanan Rasimpaşa Mahallesi sınırları içinde yer almış.
İstanbul’un Anadolu Yakasında, Kadıköy İlçesine bağlı 27 Mahalleden biri olan Rasimpaşa.
9 Cadde ve 45 Sokaktan oluşuyor. Burada toplam 10.484 kişi yaşıyor. Çoğu bitişik, yaşam öyküleriyle dolu eski binalar dikkat çekici. Tarihi dokusuyla, değişik kültürlerden oluşan insanlarıyla hala devam eden bir kasaba sıcaklığı hissediliyor. Bu evlerde barınanların çoğu dar gelirli. Ancak, alışveriş yerlerindeki temel gıdaların yanına bile yanaşılmıyor. Rasimpaşalı yurttaşlarımız bu yüksek fiyatlarla zor ekonomik şartlarda yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar, diye düşünmeden edemedim. Mahalle Koruma Kurulunca ‘’Kentsel SİT Alanı’’ olarak ilan edilmiş. Tescilli 312 Binaya sahip. Jeolojik yapısında da epeyce tarihi kalıntıların olduğu biliniyor.
TDK Sözlüğüne göre ‘’Muhtar’’ Sözcüğünün kökü Arapça. Seçilmiş anlamına geliyor.
Sultan Aksu da 6 Yıldır Rasimpaşa Mahalle muhtarlığını sürdürmekte. Deneyimli, çalışkan ve sevilen bir genç. Bölgesindeki çalışmaların ötesinde diğer bazı Kadıköy muhtarlarıyla da ortak çalışmaları oluyor. Örneğin, onlarla sergi açıp geliriyle, sokak hayvanlarının bakım ve tedavisini yaptırmışlar. Barınak konusunda Kadıköy Belediyesi ile iş birliği içinde hareket etmişler. Kadıköy Forumu ile 2023’deki büyük Maraş depreminde de zor durumdaki yurttaşlara ihtiyaç malzemeleri ile ilgili kolileri birlikte hazırlayıp göndermişler. İletişimleri epeyce güçlü. İstanbul depremi için Kadıköy Belediyesi ile sıkı bir iş birliği içindeler. Acil bir durumda sokaklardaki su vanalarının, elektrik ve doğalgaz şalterlerinin, nerede olduğunu gösteren bir haritayla mahalle risk kontrolüne sahip durumdalar. Bu önemli bir çalışma. Pandemi döneminde sokağa çıkması yasaklanan büyüklere, yardım eli uzatılması ve şiddet mağduru kadınlara sahip çıkılması çok insani. Her sokakla bir olay için anında iletişim içinde olabiliyormuş muhtarlık. Nasıl mı? Sosyal medya grup ağlarıyla. Bu yönüyle dijital teknolojinin kolaylığından yararlanıyorlar. Oysa cep telefonu ve sosyal medya gruplarının olmadığı dönemlerde ‘’Telefon Zinciri’‘ile haberleşme çok zaman alır ve aksayabilirdi.
Yapay Zeka, muhtarlık mesleğinin yerini alabilir mi? soruma ’Sultan Aksu ‘’Yapay Zeka, mahalle insanımızı bizim gibi tanıyıp vicdani yardımlaşmayı yerine getiremez ‘’diyor. Çünkü o insan ve hayvan sevgisini derinden hissedip ayrım yapmadan empati kurabiliyor. İşte insan olmak böyle bir şey. Çocukluğunu bu mahallede geçiren Mimar Arif Atılgan dostumuz ‘’Kadıköy’de Zaman’’ Kitabında ‘’Yeldeğirmeni için bir proje yapılacaksa, bunun için mutlaka orada yaşayanların fikrine başvurulmalıdır. Özellikle uzun süredir bölgede yaşayanlar oranın kültürünü yaşamını en iyi bilenlerdir’’ diyor. Doğru olan da budur. Atılgan’ın, mahalle ile ilgili öyle güzel ve sıcak anıları var ki, okurken etkilenmemek olası değil. Kapı önlerinde serilen kilimler, üzerindeki çay keyifleri, sokak aralarında, kaldırım taşları üzerinde oynadıkları çeşitli çocuk oyunları, komşularıyla soba üstünde pişirilen kestane kokusunu anlatırken, sıcak bir kasaba tablosu sunuyor. O havayı okurlarına yaşatıyor. Tarihi değişim süreçlerindeki, sosyal kültürel ve doğal değerler korunmalı. Neyse ki burada yöresel bazı niteliklerin her şeye rağmen fazla değişmediğinden söz ediliyor. Bu çok sevindirici. Sultan Aksu, Muhtarlığının yanısıra oranın bireyi olmaktan çok memnun. Mahallelilerini sorumlulukları ölçüsünde koruyup kollamaya çalışıyor. Bakıma ve yardıma muhtaç olan komşularının yardımına anında koşmaktan; onlara el uzatıp kucak açmaktan mutlu oluyor.
Erkek Egemen toplum yapıların değişmesi için Kadın Muhtarlarımız çoğalmalı. Bu güzel gönüllü ve başarılı çalışmalar örnek alınmalı.