Postacı Yolu Gözlemekten Emoji’ye
Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu 1950’li Yılları anımsıyorumda, günümüze görehaberleşme araçları epeyce kısıtlıydı. Telgraf ve çevirmeli telefonla ama en çok da mektuplaşarak iletişim kurmak, çoğu kişi için önemliydi. Kağıdın üzerinde gezdirilen dolma kalemin ucundan: düşünceler, özlemler, derin duygular yayılırdı. Mahallelerde kasketive meşin sırt çantasıyla dağıtıma çıkan postacı yolu gözlenir: ya da ılık havası, pul, kağıt ve ambalaj kokusuyla harmanlanan postahanelerin yolu tutulurdu. Zarflar açıldığında da: ohhh dedirten rahatlamalar; öfkeli mırıldanmalar, kısacası keder ve sevinçler: yüzlere yansıyan ifadelerin dışa vurumundan anlaşılırdı. Gizemli zarfların içinden neler çıkmazdı ki: bir kuru yaprak, bir şiir, saman kağıdın üstüne kazınan bir kaç can alıcı cümle, hayaller. Tabi bunların tersi de olurdu: ayrılıkacısı ya da ...