Moda Deniz Kulübünün önünde Kalamış koyunun küçük yapma bir adası vardır. Biz Kalamışlılar ona sal anlamına gelen Raft deriz. Kulübün kurulduğu senelerde ön tarafının sığ ve kayalık oluşu denize girmeyi güçleştiriyordu. Bu Raft’ı kulüp üyelerinden Naci Erk tarafından yaptırılmış ve hemen kulübün 100 m önüne tonozlarla sabitlenmiş bir deniz hamamıydı. Kulüpten atlayıp birkaç kulaçta varılırdı. Ön tarafında 3 er katlı 2 atlama kulesi ortasında ise küçükler güvenli yüzsün diye bir havuzu vardı.
24 Eylül 1964 gecesinde çıkan Lodos Raftı bağlayan palamarları kopardı ve Raft Moda plajınada büyük hasar vererek parçalandı. Bir sene Raftsız geçtikten sonra 1965 yılında kulüpte bir bağış kampanyası başlatıldı ve Raft yeniden yaptırıldı. Eskisinden biraz daha büyüktü ve aynı yere sabitlendi. 1993 yılında ise yüksek maliyetlerinden dolayı , üstü tam olarak söküldü ve gerçek bir sal gibi kulüp yüzücülerine sunuldu. 1995 senesinde ise biraz daha büyük bu günkü raft yapıldı ve kirlenen Kalamış koyunun biraz daha açığına daha temiz sulara sabitlendi. Yüzme Mesafesi büyüdüğü içinde özel bir sandal kulüple gidiş gelişi sağladı. Ama artık atlama kuleleri yoktu.
Ben 1965 te yapılan Rafta hep İstanbul Yelkenden yüzerek gider orada ki Moda Deniz kulüplü Saint Joseph’li arkadaşlarla buluşup akşama kadar kalır sonra geri dönerdim. Bu en güzel yüzme sporuydu. Rafta ise en sükseli hareket , dalıp dipten kum çıkarıp göstermekti. Bu raft karaya çekilmez ekim ayı gelmesi ile birlikte Fenerbahçe mendireğinin içine çekilir ve orada kışı geçirirdi. Bizde kışın oltalarımızı alıp onun üstünden balık yakalardık. Fenerbahçe mendireğine biz her türlü balık girdiği için kırkanbar mendireği derdik.
Kefal, Lapin, izmarit , kayabalığı ve Horozbina devamlı olurdu, bazen kırlangıç bile görülür hemen özel zoka’ya beyaz yem takılıp önüne indirip yakalardık. Horoz bina balığının üstünde bir müküs tabakası vardır. Derisi yüzülürse eti çok lezzetlidir. Bu zokalarıda hep cıva ile pırıl pırıl yapardık. Bu cıvalar ağzı deri kaplanmış ilaç şişelerinde durur ve vurarak damla olarak çıkarıldı.
Amerikada doktora sonrası kimya çalışmaları yaparken , hocanın civaya sakın değme ,eldiven kullanmadan ve havalandırılmalı bölgeye gelmeden şişeyi açma uyarıları karşısında aramızda şu konuşma geçmişti
– Ama hocam ben hep civayla kurşunu elle parlatırdım
– O zaman fazla yaşamazsın havaya karışan zehirini yutmuşundur
– Tamam hocamda Boğazda balıkçılar var , çocukluklarından beri bunu yapıyor bazıları da çoktan 80 yaşını devirmiş ve çok sağlıklı görülüyorlar.
İşte gelişmiş ülke hocası ile gelişmekte olan ülke pragmatik öğrencisinin bilimsel olmayan akademik tartışması.
Moda kulübünün Raftından başlayıp nerelere geldim. Şu anda son yapılan Raft var. Ağırlığı 40 tondur, her kış özel vinç gelip onu kaldırıp bakım için Moda burnuna koyar. Bakımı da çok masraflı ne kadar ömrü kaldı bilmiyorum ama her sene karaya çekilince bir daha inecek mi diye düşünüyorum.
Kolay mı hepimizin bir çok anısı olan bu mavi suni küçük adamızı Kalamıştan koparmak . Ben onu her zaman Koyumuzun değerli bir taşı olarak gördüm, yarın yok olsa da bana hep varmış gibi gelecek