Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Şanslı bir coğrafyadayız. 4 Mevsimlik güzel iklimimiz,verimli topraklarımız, bol sularımız var. Yöresel bitkiçeşitliğimiz, ormanlarımız, yer altı ve üstü zenginliklerimiz olağan üstü. Her bölgeden güneş farklı güzellikte doğuyor. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili. Yıllarca yarışırcasına tahrip edilmesine karşı hala çoğu ülkede bulunmayan doğalnimetlerden söz edebiliyoruz. 2024 yılındayız. Ülkemizinfarklı bölgelerinden yükselen felaket çığlıkları hiç bitmiyor. Göllerimiz ve akarsularımız can çekişiyor. Isının gittikçe artması, önemli ise de asıl etken insanlar. Yakılan ormanlar,denetimsiz atıklar yaşamlarımızı çıkmaza sokuyor. Üniversitelerdeki bilim insanlarının ve meslek odalarının özel gayretleriyle: sorunlar, nedenleri ve çözümleri yıllardır biliniyor ve araştırılıyor. Bu gidişe ‘’Dur demek’’ için sadece siyasi tercih, ilgili proje, plan, uygulama ve denetim yeterli.Oysa: İzmir’den yükselen ‘’Körfez, endüstriyel ve evsel atıklarla çürüdü, canlılar tükendi, koku var. Sahillerimizimavi deniz anaları sardı, suyun rengi kapkara’’ sesleri;Marmara’dan ‘’Balıklar topluca ölüyor, canlı türleri yok olupazalmakta’’ çığlıkları, yeri göğü sardı. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden
Prof.Dr. Mustafa Yücel ‘’Üstten 30 Metre hariç Marmara denizinin komada olduğunu, Planktonların çoğalmasıyla Oksijen’in sürekli azaldığını’’ belirtiyor. Müsilaj tehlikesi de epeyce sürecek gibi. Her geçen gün canlı türleri yok oluyor. Ne var ki bizler besin zincirinin birer parçasıyız. Felaketler,aynı yerkürede insanları da vuracak. İzmir’e içme suyu sağlayan Tahtalı Barajı çevresinde, tarlalarda yoğun gübre ve tarım ilaçlarının kullanılmasına; seraların: sanayi bölgelerininve yerleşim yerlerinin atıklarla kirletilmesine devam edildiği;Bu nedenlerle Antalya Kumluca’daki Adrasan Koyu kıyısında yer alan, endemik bitki, kuş ve balık türlerinin yaşam alanı olan gölün, 19 Yıl içinde kuruması; bu da yetmezmiş gibi,çevresindeki kaçak yapı sahiplerinin, gölün bir kısmını doldurup otopark yapma haberleri. İnanılır gibi değil.
Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, rant için yapılan yanlış durumueleştiriyor. Yöre sakinleri ‘’Önceleri gölümüzden: Çipura, Dil balığı, Levrek, Barbun gibi balıklar giriş-çıkış yaparlardı, artık böyle bir şey yok’’ diyorlar. Bu yaz, Çanakkale kırsalındagörülmemiş bir arı istilası vardı ve daha çok su için geliyorlardı. Hayvanlar ve bitkiler de alışkın oldukları iklim değişiminden şikayetçi ve şaşırmış durumda. Ama bizim gibi dile getiremiyorlar. Oysa nesillerinin tükenmemesi gerek. Ne üzücü ki üretimde yanlış kullanılan zehirlerin birikimi, artık tabaklarımızda. Topraklar çölleştirilip beslenme kıtlığı başladığında, daha çok plastik ve yapay protein gibi gıdalarla beslenmeye çalışacağız. Yeryüzünde artan kıtlığa karşın, gıda tröstleri atakta. Yapay gıda üreticileri çeşitli ticari çarearıyorlar. Artık bitkisel proteinin yanında hayvansal proteinden de yararlanılmasını öneriyorlar. Yeni teknolojilerle yapay et üretimi söz konusu. Süt, kırmızı et ve balık gibigıdaların azalması; özellikle büyük baş hayvanların yaklaşık %30’unun atmosfere sera gazı çıkararak zarar vermesigösterilen nedenler arasında. Konuyla ilgili araştırma yapan Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin ‘’Tüketim alışkanlığı halini alan et eksikliğinin giderilmesi için artık hayvansal gıdalar yerine, doğal olmayan yapay Protein üretimine geçildiği’’ bilgisini de duyurmuş olalım. 2015’de PİSA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programında, okul çağındaki gençlerde kişi başına düşen Protein miktarının % 30’dan %40 oranına yükseltilmesi gerektiğini belirtmiş.Umarım çocuklarımıza bir süre daha yapay gıda yedirilmez.İbrit Tohum dayatmasından epeyce payımızı aldık son yıllarda. Ülkemizde bire bin veren üretim uygulaması yerleştirildi. Artık yediklerimizin eski tadı, hiç yok. Anlaşılan o ki, ilerde daha da farklılaşacak. Belki bir gün, zaten genleriyle oynanan tadını beğenmediğimiz o pahalı Çanakkale domatesini de arar duruma düşeceğiz. Daha yapaylarınıyediğimiz zaman ‘’Biz de bir zamanlar sahici domates yerdik’’ deyip, onu bile acı acı anımsar olacağız.
Cok yerinde saptamalar ve çözüm önerileri.