Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Müzik: duygu ve düşüncelerin dışavurumu. Orada romantizm, mutluluk ve öfke haykırışları var. Bu kez de Klasik Müziğin tam da ortasından bir konuğumla söyleştik.
Aydın Büke. Çocuk yaşta konserlere gidermiş. 13 Yaşında flüt çalmaya başlamış. Klasik Müzik Bestecisi ve Eğitimci İlhan Uzmanbaş, konservatuara girmesi için kendisine yardımcı olmuş. Yüksek öğreniminden sonra 3Yıl da Avusturya’da eğitim görmüş. İstanbul Devlet Senfoni orkestrasında Flüt çaldığını. TRT Radyo III’de, 1999-2004’Yılları arasında: Vivaldi, Beethoven, Enigma, Müzik Portreleri, Yeni Kayıtlar,99’da Andıklarımız, Arya, Bach, Operanın Doruğu, Müzikal Sunu, adlı klasik Müzik Programları yaptığını: 2003-2019’da Müzik, Sanat,Tasarım dersleri verdiğini biliyordum. Bazı kitaplarını da hayranlıkla ve çok şey öğrenerek okudum.
Mozart ve Lorenzo da Ponte’nin ortak çalışmasını konu alan Üç Opera, 1998’deki ilk kitabıydı. Daha sonra: Bach’ın(yaşamı ve Eserleri), Chophin’in (Tuşlara adanmış bir Yaşam) ,Beethoven’in (Müziğin Dönüm Noktası), Romantizmin Işığı Clara, gibi kitapları, Barok dönemiyle ilgili (İpek Mine Sonak) ile ortak çalışması yayımlandı. Çeşitli dergilerde yazdı. ‘’Kitap çalışmalarında önce epeyce kaynak bilgilere ulaşmaya çalışırım. Sonra onları harmanlarım. Bu da epeyce zamanımı alıyor. Aralıklarla çalıştığım gibi bırakamadığım da oluyor. Emek isteyen bir uğraş’’ diyor. Aydın Büke.
Konserleri ilgiyle ve keyifle izleyen sanatçı, çocuk yaşta bu kültürün sevdirilmesini önemli buluyor. Kendisinin de 6 Yaşında başlayan müzik serüveni yaklaşık 60 Yıl sürmüş.
Sorularımı yanıtlarken: onun, yaşamı süresince özdeşleştiği mesleğiyle ne kadar da mutlu olduğunu fark ettim. Flütçalıyor; Çok sesli klasik Polifonik müzik tutkusu var.Konserleri izliyor. Bir aralar, Borusan Orkestrasında hizmet vermişti. Moda’daki All Saint Kilisesi’ndeki klasik müzik anlatımları son derece güzeldi. Sanırım Kadıköylülerin çoğu,kültürel olarak klasik müzikle ilgili yapımlara uygun. Onun,Süreyya Opera Merkezinde, AKM’de de dinleti ve söyleşilerine de katılmış keyif almıştım.
Aydın Büke ‘’Ülke genelinde bu tür müziğe ilgi duyanlar,eskiden daha çok kent soylular olurdu. Günümüze doğrukıyaslandığında: diğer kesimlere de dağılmaya başladığıgörülüyor. Üniversitelerin farklı bölgelerde de açılması,internetteki bazı kanal dinletileri önemli birer etken. Gün geçtikçe ilgi duyanların sayısını yükseliyor. Yine de yeterli değil.
Avusturya, bu sanatın en dorukta ülkelerinden biri.Moskova’daki konser ve opera binaları; Bolshol Tiyatrosu Opera ve Bale Salonu; Moskova Uluslararası Müzik Evi ;Çaykovski Konservatuvarı Konser Salonlarını da söylemeliyim. İtalya gibi ülkeleri de sıralamak mümkün. Ünlü bazı Klasik Müzik yapımcıları, öykülerini, bestelerinde çok iyi yansıtıyor. Dinlerken bunu fark ederiz. Ancak öyküsüz olanyapıtları dinleyenler hayal güçlerini daha özgürce kullanabilir. Diğer sanatçı ve edebiyatçılar gibi bu tür müzikle desanatçılar politik ve toplumsal mesaj verebiliyor‘’diyerek,sorularımın içini dolduruyor değerli konuğum.
‘’Eski tarihi dönemlerde antik kentlerdeki tiyatro ve konseralanlarında da konserlerimiz oldu. Oralarda akustik sesdüzenlemeleri vardı. Ne var ki: bu konuda da epeyce teknik gelişme oldu. Tabi bu günkü ses kalitesi daha iyi’’ diyor Büke. Ama yapay zekanın da etkili olacağını, ilerde müzik sanatına da el koyabileceğini düşünmek gerek, diye de konuşmadan edemedik. Bir de tabi çalışma yöntemini merak ettim.
‘’Kitap yazarken önce otobiyografisini yazacağım sanatçı ve dönemi ile ilgili epeyce kaynak bilgi toplarım. Bazen aralıklarla bazen de seri çalışma yaparım. Epeyce zaman gerekiyor bu çalışmalar için. Devlet desteği ve özel sektör desteği oluyor ama yetersiz’’ diyen Aydın Büke’ye topluma kazandırdıkları adına teşekkür ederiz.