Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Gözüme ilişen BBC Türkçe Kaynaklı ilginç bir habere göre, dünyada bir ilk yaşandı.
İsviçre Hükümeti, son İklim Zirvesinde, Karbon emisyonunu azaltma yönünde verdiği taahhüdü yerine getirmemiş. Bu nedenle zarar gören bir grup yurttaş, Hükümetini AİHM’e şikayet etmiş. Mahkeme de sivil grubu haklı bulmuş. Zira İsviçre Hükümeti, Karbon salınımının azaltılması yönünde verdiği sözün epeyce gerisinde kalmış. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilk kez, iklim değişikliğini de içeren bu konuda, hükümet aleyhine karar vermiş. Bu yasal tepki, aynı yanlışı yapan diğer hükümetler için de emsal olabilecek. Böylesi adımlarla, zirvelerde verilen sözlerin uygulama sürecinde işe yaratılma yolu aralanmış olacak. Grubun 9 Yıllık çalışmasının, başarıyla sonuçlanması, umudu artırdı. Onlara, dünya’lılar ve doğal denge adına teşekkür borçluyuz. Bir grup kadın, sağlıklarının atmosfere bırakılan Karbon salınımlarıyla kirletilmesinden yakınıyorlardı. Bu havayı solumaktan hasta olduklarını belgelediler. uluslararası sözleşmeleri gözden geçirdiler. Daha önceki haftalardan birinde de yazdığım gibi Dubai’de gerçekleştirilen Zirveden sonra, Klima Seniorinnen adlı grup, ilgili somut yanlışlıkları fark edip, bir yasal adım daha atmış. Ülkelerindeki olumsuz durumu şikayet için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) baş vurmuş. Aslında bu durum, yoğunlaşan atmosfer kirliliğinin azaltılması için ülkeler arasında bir ilk. 76Yaşındaki Elizabeth Smart’ın BBC Türkçe’ye yaptığı değerlendirmeye göre: İsviçre’de yıllar içinde yaşanan iklim değişimi örnek gösterilmişti. Yaşam savunucularının, epeydir bu işin peşinde oldukları belirtiliyor. Yurttaşların sağlıklı yaşamları için bir biraraya gelip harekete geçmesinin önemi de şu sözlerle vurgulanmış. ’’Bazılarımız sallanan sandalyede oturup örgü örmek için yaratılmamışız’’ Bize göre örgü örmek de işe yarayabilir ama önce sağlıklı yaşam mücadelesi gerek. Bunun için artık emsal bir yasa da var. Sadece biraz çaba gerekli. Bizler de iklim krizi sorunlarından epeyce etkileniyoruz. Atmosfere sorumsuzca salınan sera gazları, partiküller, onlarla birlikte soluduğumuz kimyasallarla, hastalanıyoruz. Çoğumuz da bunun farkında bile değiliz. Hükümetler durmadan iklim krizi zirveleri yapıp kararlar alıyorlar. Burada verilen sözler çok önemli. Küresel ölçekte petrol kömür ve gaz gibi dünya atmosferini ısıtan fosil yakıtların kullanımını azaltmakla ilgili. İsviçre hükümeti, Paris İklim Anlaşmasına göre, Sınır hedefin 1.5Derece olmasını öngörüyordu. Bazı politikalar nedeniyle bu hedeflere ulaşılamadı. 1940’dan günümüze iklim hareketliliğini takip eden Era5-ECMWF Modelleri, 2024 Mart ayının en sıcak Mart Ayı olarak tarihe geçtiğini duyurdu. Ayrıca son 10 Yıla ait veriler: her ay, en sıcak ay rekorunun kırıldığını gösteriyor.
30 Ocak 2024’de Uzmanlar, İklim değişikliği ülkemizde Karadeniz’deki aşırı yağışların olasılığını 2 katına çıkarıyor, demekte. Türkiye’deki illerin hava kirliliği sıralamasını yine önceki bir yazımda paylaşmıştım. Her ülkenin yurttaşları grup oluşturup bu yasal sürece girmeli. Yaşam hakkı bu. Ayrıca bizden sonraki nesillerin de soluksuz kalıp zehirlenmesine göz yumulmamalı. Yasal emsali olan bu çalışmalar, genelde kadınlar tarafından her ülkede başarıyla yapılabilir. İşte o zaman rahatlıkla, dünyayı kadınlar kurtaracak denen sözün doğruluğu kanıtlanır. Çocuklarımız solunum yetmezliği çekmez. Toplumlarda insanlara ve ekosistemlere zarar verenler izlenmeli. Koruyup kurtarmak gerekirken; yok etmenin hiçbir insani gerekçesi olamaz. Hedefinde Para ve koltuk hırsı olan kişiler, her değerli varlığı harcayabiliyor. Bu gözü dönmüşlerin de bir gün sağlığı bozulabilir. Yaşam derdine düşebilirler. Başka bir şey düşünemez duruma gelirler. İşte o zaman sağlık, paranın ve hırsların önüne geçiverir. Oysa gerçekleri anlamak için ille de bu durumlara düşmek gerekmemeli. Yaklaşık 28 Yıldır devam eden zirvelerden sonra böyle adımlar atılsaydı, Atmosfer bu denli yüklenmezdi. İklim krizi daha yavaşlardı. Canlı varlıklar daha az etkilenirdi.