Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
No Result
View All Result
Home Blog Yazıları Sosyal Çevre

Sanat ve Edebiyatın Görülür Olması

by adminoad136
Aralık 10, 2025
0 0

Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu

Yazıma, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle başlayacağım ’’Bir millet sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’’ Edebiyat ve Güzel Sanatlarda: üretken cesaretli ve başarılı olmak kadar, toplumsal sorunların yansıtılması da bir yücelik. Farkındalığın temel taşlarından en önemlisi de bu.  Şair, yazar, senarist, ressam ve heykeltraş, müzisyen, tiyatro, opera ve bale ile ilgili alanlarda emek veren pek çok yeteneğe sahibiz. İdealist özgürlükçü eşitlikçi düşüncelerini, yapıtlarına yansıtanların sorumluluğu çok kıymetli. Ama acaba Geçimini, sanatıyla sürdürme çabasında olanlar, emeklerinin karşılığını alabiliyor mu? derseniz, gözlemlerime göre ‘’Hayır’’ Bu da gösteriyor ki: göz nuruna, yaratıcı güce, zaman ve beden sağlığının kutsallığına saygı, yeterli değil. Göz ardı edilebilen emekler, görülür kılınmalı.  Egemen dünya sistemi, bazı ülkeleri iç sorunlarıyla yoğururken, sanat ve edebiyat emekçilerinin hakları üzerinde yeterince durulamıyor. Son yıllarda Yapay Zeka sanata da kol attı.  Özellikle genç yetenekler, ister istemez sanatları dalında bilişim tekniğinden yararlanıyor.  Seçenek bol ve kısa süre de sonuç alınıyor. Bu yöntemle, üretenin iç dünyasını dışa vurabilmesindeki boşluklar, dünyada tartışılıyor. Sanat, robotik yozlaşma şemsiyesi altına girerse, sıradanlaşır, diye düşünenler var. Örneğin, İnsansı Robotun gözünden yaş akıtılabilir ama bu, insanın içten gelen duygu göz yaşıyla bir olabilir mi? Hislenme, hayal kurma, yaratıcılık, duyu ve sinir uçlarıyla algılama insana özgü. Bu nedenle Robotik İnsan cihazına, monte edilemez diye düşünenler çoğunlukta. Asıl mesele, günümüzde yaşamların adandığı, parmakların dokunduğu emek, bizde gerçek değerini buluyor mu? Bazı ülkelerde karar vericiler, özel yeteneklerin geliştirilmesini, teşvik edip maddi olarak da destekliyor ve yaratıcının özgürce eser üretmesine alan açıyor.  Böylece sanatçı da geçimini nasıl sağlayacağına değil, onu mutlu kılan yaratıcılığa odaklanabiliyor. Kültürü, rengi ve diliyle dünya insanlarının ortaklaştığı bir övünç alanı içinde olabilmek gerekli. Ekolojiye, Psikolojiye, kültüre doğaya açılan pencerelerden birindeki yapıtın inceliklerini fark edip, eserin sahibi hakkında fikir edinebilmek de değerli.

Sanat ya da edebiyata tutunma hobisi, insanın umudunu koruma ilacı gibi. Resim izleme, müzik dinleme, kitap okuma ya da film seyretme, ruhu besleyip, sağlığı olumluyor.  İlgi duyanı, sarmalayıp, başka bir dünyaya taşıyor.

Bazı eski, yeni sanatçı, edebiyatçı şair ve yazarımızı tanıma şansım oldu.  Çoğunu da topluma armağan ettikleri eserlerle biliyorum.  Örneğin, Sabahattin Ali’nin, Aziz Nesin’le birlikte 1944’lerde Marko Paşa dergisini çıkardığı için, Üç Ay hapiste yatma anlatımlarını düşündüğümde, o süreci yaşıyor gibiydim.  Büyük Üstat, Türk Edebiyatına kazandırdığı eserlerin yanı sıra, Devlet Konservatuvarında Hocalık da yapmış. Tarihi süreçte, Ülkemizde ilk müzik örgütlenmesini, 1933-37 Yılları arasında Alman Ebert ve Hindemith’in yaptığı bilinir.  Kadıköy’deki Süreyya Operasının, Tarih, Sanat, Edebiyat kütüphanelerinin kuruluş ve işleyişinde büyük emeği olan Yazar, Sanat Tarihçisi Murat Katoğlu Kitabında 1936-1941Yılları arasındaki Devlet Opera ve Balesinin, ülkemizdeki gelişimini anlatmış. ‘’Dönemin Yaratıcı ve Yenilikçi Bakanı Hasan Ali Yücel’in de sanatsal yükselişte katkısı büyük bir adımdır, 1940‘da Devlet Konservatuvarı Kanunu çıkarılmış ve Ankara’daki Devlet Konservatuvarı özel bir yasa ile devreye girmiş. 1971’de İstanbul’da idari bir kararla, Konservatuvar Kurulu gerçekleştirilmiş. Önceden bir araya gelen Konservatuvar Temsilcileri, Haziran 1941’de Hocaları Ebert ve Ferit Alnar’ın Yönetimindeki Orkestrayla Ankara’daki Halk Evi Sahnesinde Opera Topluluğu, halka açık temsillerini geliştirerek sürdürmüş. Burada Madame Botterfly Operasının tamamı sergilenmiş’’ O tarihlerde sanata verilen değer unutulmaz. Kültürel kazanımlara sahip çıkmak ve geliştirmek de bizlere düşüyor.

Tags: bağdat caddesihaldun tanerkadiköy iskelekadıköy belediyesikadıköy bellekkadıköy boğakadıköy lifeSosyal Çevre
ShareTweetPin
Previous Post

Aylardan Kasım/2025

Next Post

Şempanzeler ve İnsanlar

adminoad136

adminoad136

Next Post

Şempanzeler ve İnsanlar

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri

© 2025 JNews - Premium WordPress news & magazine theme by Jegtheme.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In