Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Gazeteci Yazar Johann Hari’nin ‘’Çalınan Dikkat’’ kitabından çok etkilendiğimi söylemeliyim. Son Yüzyılın gerçekleri ve nasıl baş edilmesi gerektiği anlatılıyor. En acımasız yüzüyle önemli bir olgu ortaya konuyor kitapta. Hepimizin can yoldaşı, ayrılmaz parçası birer interneti var. İşte paylaşımımıza tam da buradan başlayabiliriz. Gençlerinize de bu yazıyı okutun lütfen.
Anında haberleşme, karşılıklı görüşmeler, bilgiler, atışıp çekişmeler, oyunlar hep o kutunun içinde. Evet, bu teknolojik bir konfor. Ancak, yaralanalım derken bazı sorunlar çıkmazına da düşmemek gerek. Söz konusu kitapta: kullanıcı bireyler, kaybedecekleriyle yüzleştiriliyor. Dünyada bu önemli olgu, birçok bilim insanının araştırma konusu. Anlatılanları yaşamımız için düşünmemizde yarar var. Yani yazıyı sonuna dek değerlendirip, ben bunların neresindeyim? Sorusunun doğru yanıtını vererek. Örneğin: bir şeye odaklanamama, anınızı yaşayamama, unutkanlık durumları yaşıyor muyuz? Fiziksel ve psikolojik kapatılma sendromu içinde olabildiğimizin farkında mıyız? Beslenme ve sindirim düzenimizin bozulduğunu, gözlüyor muyuz? Kirliliğin artması, hızın geçişlerin ve süzme faaliyetlerin çoğalmasıyla, zihinsel bitkinliğimiz de artıyor mu? Uzun süreli okuyamıyorsak, bu yetimiz kayıp mı oldu? Zihin gezinmemizin aksaması gibi öz durumumuzla ilgili sorunlarımız oluyor mu? Bizi adım adım izleyip yönlendiren teknolojinin ve zalim iyimserliğin artışı, stres tetiklemesi mi yapıyor? Uyanık durma halimizin artmasını, dikkat becerimizin bozulduğunu gözlemliyor muyuz? Ya da internet, cep telefonu alışkanlığına kapıldıktan sonra eskisi gibi, okumak istediğimiz kitaba odaklanabiliyor muyuz? Okurken gelen bir mesaj sinyalinden sonra dikkatimizi toplayabiliyor muyuz? (Buna dikkatin çalınması da) diyoruz. Buradaki hırsız, aslında bilinen bir suçlu. Kişiyi kendi yöntemleriyle kendine alıştırıyor. Doğal insan fonksiyonu, artık o eski işlevini yerine getiremiyor. İnsanları, üretmeyen kolaycı ve bağımlı hale sokuyor. Çok sevdiği bir doğal ortamda en sevdiği kişilerle yemeğe giden bir internet bağımlısı, başını o tuzak aygıtından ayıramıyor. Kafasını ona gömdüğünde, sevdiklerinin deniz ve orman manzaralı nefis yerin, yediği lezzetli yemeklerin güzelliğini yaşayamıyor. Orada değilmiş gibi. Sadece sanal ortamın tam ortasında bir tutsak artık. Konuya odaklanma sorunu yaşayanlar suçu önce kendilerinde aramalı. Sonrada bu teknolojiyle köleleştirilen çoğu insanın oluşturduğu toplumsal yaranın kaynağını fark etmeli. Burada çözümlenmesi istenen asıl sorun, dikkatin çalınmasıdır. Az uyuyup, çok çalışan bağımlılarız. Sosyal medya, zaaflarımızı biliyor ve sıkça manipüle ediyor bizleri. Takip gözlem ve izlem içindeyiz. Farkına varamadığımız ve fazlasıyla tetiklenen aşırı stres hali yaşıyoruz. Çünkü, enerjimizin sıçrayıp çakılmasıyla beslenen bir durumun içindeyiz. Bilindiği gibi zaten her gün beyne zarar veren toksinlerle kimyasallar soluyoruz. Tabi bu da ayrı bir etken. Kısacası ciddi dikkat sorunu ile karşı karşıyayız. Unutkanız. Bu tip bireysel birikimler, toplumsal yapıyı da etkilemekte. Alternatifi, karşı koyabilmek. Birey ve toplumun dikkatini ateşe veren güçlerle, mücadele etmek. Yerlerine iyileşmemize yardımcı olacak kuvvetler geçirmek. Örneğin, 3 Ay hiçbir iletişim aracı kullanmadan yaşamayı planlamak. Gök yüzündeki yıldızları, engin denizi, dostlarımızla geçirdiğimiz zamanı, o bize ait yaşamı, tuzaksız engelsiz yaşayıp tadına varmak. Belki de internet konusunda uzun süre, çevrim dışı olmayı denemek. Ya da kullanım saatlerimizi belirlemek. Böylece kademeli uzaklaşma denemeleri yapılabilir. Pek çok Bilim İnsanının yoğun araştırma yaptığı, Son Yüzyılın hayati bir konusunu, okurlarımla paylaşmak İstedim. Seçimi bireylere kalmış. Bu arada özeleştirimi de yapmalıyım: Ben, bir bilgisayar, cep telefonu ve internet kullanıcısıyım. Bu teknolojiden yararlanıyorum. Çalışmalarımı ve iletişimimi rahat ve hızlı yapıyorum. Ama Johann Hari’nin önerilerine uymazsam benden çok şey çalınacak. O halde kontrolü elimde tutmalıyım.
Evet cep telefonları çok zamanımızı alıyor. Kitap okuma zevkimizi kaybetmeye başladık. Tabii ki internet ile her türlü haberleşme, çalışmalarımızı hızlı bir şekilde yapıyoruz. Ama Johann Hari’nin önerilerine uymassak, bizden çok şey çalınacak.