Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Dünya nüfusu artmakta, ekilebilen topraklar azaldı. ABD,dünyadaki tarım topraklarının 40’ına sahip. Ancak,topraklarını verimli kullanamıyor. İklim krizi, afetler, savaşlar,çölleşme, açlık susuzluk çölleşme ve kıtlıkla karşı karşıyainsanlar. Satın aldığımız sebze ve meyvenin sağlığa zararlı olmadığından emin değiliz. Yediğimiz ürünlerin GDO’suz ve hormonsuz olduğunu; koruma ilaçlarının istenen oranda kullanıldığını söyleyebilir miyiz? Bitkileri besleyen toprak suanalizleri; ürün sağlığı ile ilgili inceleme ve denetimler yapılıyor mu? Gıdalarımız, üretim ve depolama ortamında, tehlikeli, kimyasal atıklardan ya da Oksidasyon’dan etkileniyor mu? gibi aklımızı kurcalayan pek çok soru var. Üretici doğal olarak para kazanmak ister. Çürüksüz, bire 1000 veren, iri, güzel görünümlü ürünlerden daha çok kar edeceğini sanır. Bu yaz köy pazarlarında ‘’Domates bizim tarladan‘’abla ekolocik’’ (ekolojik) gibi çokça satıcı sesleri birbirine karışıyordu. Anlamı bilenine rastlamak biraz zor. Farkındalığı olan tüketici ince eleyip sık dokusa da çoğu kez çaresizkalıyor. Tarımsal kullanımda, üzerinde en çok durulması gereken etkenlerden biri de Pestisitler (zararlılara karşıkoruyucu olarak kullanılan zehirli kimyasallar) Üretimde bunlar: böcek, virüs bakteri, kemirgen, mantar ve haşere gibi zararlıları ortadan kaldırmak; bitkilerin verimliliğini artırmak için uygulanıyor. Oysa bazıları Civa, Kurşun Bileşikleri ve Arsenik gibi maddeler içermekte. Bu nedenle söz konusu kimyasallar, ancak uzman önerisine göre, uygun oranlarda kullanılmalı. Aksi halde çoğu kez bitkilere bulaşıp, canlıların beslenme zincirini olumsuz etkiler. Topraktaki organik maddelerle reaksiyona geçebilir. Su, hava gibi alıcı ortamlarda zehirli maddelerden kirlenip, onunla teması olan her alana yayılır. Ekosistem etkilenir, verimlik düşer. Kanser vb. gibisağlık sorunları artar. 2003Yılında yayımlanan Ekoloji ve Çevre Yolcuğu kitabımda, bu konulara bilimsel ayrıntılarıyla yer verilmişti. Bir Alman Vakfı tarımda kullanılan zehirli maddelerle ilgili kitap da yayımlamış, atlas da oluşturmuştu. ‘Orada ‘’Dünyada 4 Milyon Ton Pestisit kullanıldığı’’ ülkemizdeki denetimlerin yetersiz olduğu’’ bilgileri de yer alıyordu. Tabi, bu tip zehirden en çok tarımda çalışanlar ve tüketiciler etkileniyor. Dr. can Özcan Yücel ‘’0.5 Miligram Xanax’ın yarısı, insanların %90‘ının ölü gibi uyutuyor. 0.3 Mg’lık Pestisit, hücreleri bitirmek için yeterli’’ diyor. Son günlerde Bulgaristan’a ihraç edilen narlar sınırdan geri çevrildi. Bunlar iç pazarda raflarda tüketiciye mi sunulacak yoksa imha mı edilecek, sorusu oluştu. AVM’lerde önümüze çıkan Ceypermethrin isimli kimyasalın, aynı zamanda bazıböcek ilaçlarında da olduğu belirtiliyor. Ayrca Probiyotik’ligıda ambalajı üzerinde, İnsektisitlere karşı kullanılabilir,ibaresine yer verilmiş. Probiyotik’le, buz dolabı saklama poşeti de yapılıyormuş. Yani sorun büyük. Oysa ülkemizin taraf olduğu BM’ler Evrensel Tüketici Hakları ve Tüketicinin Korunması Bildirgesinde, Pestisist’lerle ilgili ‘’İklim değişikliği ve atmosferik olaylarla daha da artan zararlı haşerelerin yok edilmesi için kullanılan kimyasallar, etiketine uygun ve doğru kullanılmazsa yaşamsal sorunlar yaratıyor. Zararlı otları yok etmek için Herbisit ve mantarları yok etmek için Fungusit kullanımında da durum aynı‘’ satırları yer alıyor.Ama tabi bu ilaçları üretenlerin ticaretini korumak üstün geliyor. Yıllar önce, ithal edilip kullandığımız, seneler sonra yasaklanan DDT’yi unutmadık. Söz konusu zehirlilerin etkisi, toprak su ve havadan yıllarca yok olamıyor. Doğal ortamın bozulmasından tüm canlılar etkileniyor. Yeşil Gazetede de ‘’Pestisitlerle, Yılda 385 Milyon kişinin zehirlendiği; Her yıl 11 Bin kişinin hayatını kaybettiği’’ bilgisi yer alıyor. Uzman Murat Yenigün ‘’Kendi ülkende yasakla ama üretimini yap.Milyar Auro’luk ciro da yap, bizimkilere sat. Biz de yiyelim. Ama onların ülkelerine giden ürünleri de biz, Pestisit kullanmadan elde edelim. öyle mi’’ diyor. Tüketici olarak yediklerimizi, kullandıklarımızı sorgulamak ve ilgili kurumları uyarmak gerekiyor. Keşke gerçekten eko sistem dengesini ve sağlığı bozmayan doğal yöntemler geliştirilse.