Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Tuz deyip geçmeyin. Yemeklerimize lezzet katar. Aşırı kullanmanın sağlığa zararlı olduğu söylense de önemli bir madde. Sadece bu değil, doğal kaynak değeri de var. Örneğin Tuz Gölünde 85 kuş türü, 4’ü endemik 129 böcek türü, 15 memeli türü, 38’i endemik bitki türü bulunmakta. Göl, her yıl Binlerce Flamingo’ya ev sahipliği yapıyor. Ülkemiz bir tuz gölü cenneti. Ankara, Konya, Aksaray, Kızılırmak Masifi, Obruk, Cihanbeyli, Haymana gibi pek çok bölgeyikapsamakta. Bu özel alanlarımızda, 2023 Yılında yapılan ölçümlere göre, toplam %40 Oranında tuz elde edilmekteydi. Ne yazık ki son dönemlerde yaşanan iklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle sözü edilen değerli koruma alanlarının suları çekilmeye devam ediyor.
Yeni yayımlanan resmi raporlara göre, Tuz Gölü’nün 2021’de %85 Oranında küçüldüğü bilgisine ulaşıldı.
Bu Doğal maddenin dünyadaki tarihsel boyutu epeyce ilginç. Eski süreçlerde tuz, o denli önemliymiş ki devletlerin yıkılmasına dahi neden olurmuş. Roma Medeniyeti, zeytin ve tuz üzerine kurulmuş dersek, yanlış olmaz. Çoğu devlete, enerji yakıt ve besin gereken tarihi süreçlerde tuzun önemi çok büyükmüş. Üzüm gibi yüksek kalorili bir ürünü, şarap yapıp uzun süre saklamayı başaran Romalılar, aynı koşullarla uyumlu olan zeytinin de topraklarında verimli olacağını fark etmişler. Bu üretim de aynı alanlarda geliştirilmiş. Değerli besin maddesi proteini içerdiği için, özellikle o tarihte Roma askerlerinin temel yiyeceği olmuş.
Bu durumun orduların zafere ulaşmasındaki payının, büyük olduğu söylenir. Taşınmasının kolay olması da işlerine yaramış tabi. O tarihteki medeniyetlerce, söz konusu ürünün, üzüm ve zeytinden de fazla stratejik değeri olduğu iddia edilir. Osmanlı ve Roma İmparatorlukları için de paha biçilmez değerde olduğu bilinir. Öyle ki, asker ve memurlara, maaşları tuz olarak ödenirmiş o tarihlerde. Diğer ülkelerde de kısa sürede işin ticari yönden tadına varılmış. Epeyce yaygınlaştırılmış. Ardından, İngiltere tuza vergi koyunca işler karışıvermiş. M. Gandhi buna karşı çıkarak Hindistan’da 24 Gün süren protesto yürüyüşü gerçekleştirmiş. Bu tarihi durum, doğal bir ürünün ticarileşmesine karşı durma örneğidir.
Dünyada kısa sürede yayılan ‘Oil’ adı verilen zeytini de tuz gibi, tarihi bir süreçte değerli kılan ortak koşullar olduğu söylenebilir. Bu durum iklim koşulları gereği topraklarımız için de geçerli. Ülkemiz bir zeytin cenneti aynı zamanda. Geleneksel olarak çoğu evde tüketilir.
Ne var ki bu yıl her bölgede doğal koşullar üretime çok uygun değildi. İklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle genel olarak zeytinlik alanların bazılarında verim düşük, bazılarında ise daha yüksek oldu. Zeytinyağını da çok tüketiriz. 23 Ağustos ve 3 Eylül arasında Zeytinli’de Rock Festivali düzenlendi. Zeytinyağı şişeleri dikkat çekiciydi. Ayrıca Çanakkale’de de zeytin ve zeytin yağının tanıtıldığı panayır sergileri de açıldı.Anlatımı bile güzel, değil mi? Gemlik ve Bursa’nın yemeklik zeytinlerinin tadına doyum olmaz ve çok da besleyici. Tirilye, kıvırcık, sarma kağıdı, sele siyah ve yeşil zeytin türleri farklı lezzetler içeriyor. Ülkemizin M.Ö. 6. Yüzyıla ait ilk zeytin yağı üreten tesisi, İzmir’in Urla ilçesi yakınlarındaki Antik Klazomenai kazı çalışmalarında bulunmuş. Romalılar da önceleri zeytinleri İki taş arasında ezerek yağ elde ederlermiş. Taşları çevirme işlemi, önce hayvanların gücüyle yapılırmış. Ardından makinalarla daha kolay elde edilmeye başlanmış ve bu yöntem bölgelere yayılmış. Zeytin yıllarca ülkemizde yoksulların beslenme kaynağı idi. ‘’Zeytin ekmek’’ yoksulların alabildikleri, en ucuz ve temel gıdaydı. Şimdilerde çok pahalı. Yanlarına yaklaşılmıyor. Belki de bir süre sonra zeytin yağı, eczane vitrinlerinde ilaç gibi satılacak. Zeytinliklerimiz yurttaşların tepkisine karşın yok edilip beton yığınlarına dönüştürülüyor. O halde, insanlar zeytinsiz; zeytinler tuzsuz olmaz diyerek, bu değerli tarihi ürünlerimize, sahip çıkalım.
Sevgili Türksen sahip çıkalım da nasıl???
Başımızdakiler her şeye rand açısından bakıyorlar.
Duymuşsundur şimdi de Edremit tesislerini kapatmışlar.
Tesislerin bulunduğu çok değerli dönümlerce arazi de
betona dönmek üzere hazırlanıyor.
Umarım çevreciler ve yerli halk buna dur diyebilir.
Umarım…
Bölgemizin ürünü zeytin ve zeytinyağını yücelttiğiniz için çok teşekkur ederiz Türksen Hanım,. Ben de küçük bir katkı yapmak istiyorum çabanıza.
İnsana yararlı bitkiler kendi aralarında toplanım bir kral seçmek istemişler ve zeytin ağacını uygun gormüşler. Ama zetin ağacı “insana hizmet Krallıktan daha onemli” diyerek kabul etmemiş.
Saygı ve sevgilermizle.