Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Su doğal çevrimin bir parçası. Vaktiyle içme suları ticarileştirilemez demiştik. Şimdilerde Beş litre içme suyu yaklaşık 25tl. Günümüzde bu temel ihtiyaç maddemizde desıkıntılar başladı. İklim krizi, durumu hızlandırdı. Örneğin İstanbul’da kuraklık ve ısıl yükselme, barajlardaki toplam su miktarını %17.8’lere indirdi. Bu durumda su tasarrufu yapılması zorunlu hal aldı. Önümüzdeki süreç için acilen yeni teknik, proje ve planlamalar ile yeniden ele alınmalı.
Ayrıca Dicle ve Fırat geçtikleri topraklar itibariyle, bölge yaşamını ve ekonomisini de etkiliyor. Her ikisi de stratejik öneme de sahip. Fırat nehri 3 Ülkeye can veren, 2.800 Km. ile Ortadoğu’nun en uzun akarsuyu. Nehir üzerinde Atatürk,Keban, Karakaya ve Birecik barajları var. Yaklaşık 15 İli besliyorlar. Bunlar, Türkiye’deki 8 İl’den; Suriye’deki 3 İl’den; Irak’ta da 4 İl’den geçiyor. Fırat, hırçınlığı ile; Dicle,nehri ise sakinliği ile bilinir. Ne var ki küresel ısınmayla etkilenen söz konusu akarsular, ülkemiz için olduğu kadar,sınır komşularımız için de değerli.
Irak’ın, Fırat ve Dicle nehirlerindeki su payının, 1970’de Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile başlatılmıştı. 40 Yılsonra, Fırat ve Dicle’den ülkemize düşen su payının azaldığı, belirlendi. Proje, gelişmemiş bir bölgenin sulanmasını içeriyordu. 22 Baraj, 19 Enerji santralinin yapımı söz konusu idi. Bu arada Irak Su İşleri Bakanlığı da iki büyük nehirden elde edilen su gelirlerine ilişkin verileri 2020’ye kadar yayınlamaya devam ediyordu. Ne var ki daha sonra
Kamuoyunda paniğe yol açabilir gerekçesiyle bilgi vermeyi durdurdu. Aslında ortaklaşa sularından, ekosisteminden yararlanılan alanlardan söz ediyoruz. Her şey açıkça bilinmeli.
BM araştırma raporlarının iklim krizi sonuçlarına göre:dünyadaki ülkelerin %40’ı iklim değişikliğinden daha çok etkilenmiş. En çok kuşku duyulan 5 Ülkenin ilk sırasında Irak var. Bu bölgelerin ilerde çölleşeceği düşünülüyor. Dicle ve Fırat nehirlerinin arasındaki ülke topraklarının, şiddetli kuraklığın ve yenilenebilir su kaynaklarındaki hızlı tükenişin sonuçlarıyla karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Irak suyunun, yaklaşık %70‘i Türkiye topraklarından geçiyor. İran, Dicle ve diğer küçük nehirlerle Irak’ın su ihtiyacının sadece % 9’unu karşılamakta. Dicle de özellikle ülkenin doğusu için hayati önem taşımakta.
BBC izleme servisinin son verilerine göre de: Irak’ın, Dicle ve Fırat’tan elde ettiği su gelirleri, On Yıldır sürekli düşmekteymiş. Özellikle de son 40 Yılın en düşük seviyesine gerilemiş. Yağış miktarı azalmış. Güneydoğu illerinde 63Dereceyi bulan sıcaklıklarla aşırı hava olayları yaşanmış. Bu nedenle su kıtlığı daha da artmış. 2021 Yılından bu yana Türkiye ve İran’ın, Irak’a akan nehir ve kollarının çoğundaki akış, sistematik olarak eksilmiş. Bu nedenle de Irak’ın ekim alanlarının %50 Oranında azaldığı ile, ilgili bilgilere yer veriliyor.
Böyle giderse, Körfez akıntısı 2025’te çökebilir mi? durumu araştırılıyor.
Küresel ısınma, bu yıl 3 Temmuz‘da kayıtlara geçen en sıcak gün oldu. Orman yangınlarının sıkça olmasının, küresel ısınmayla bağlantısı olduğu biliniyor. Kentleri yeşillendirmek, küresel ısınma mücadelesinde son derece etkili. Kentlerdeki sıkıntı, yanlış yapılan kent planlamasından ve su yönetiminin yetersizliğinden kaynaklanıyor.
Köylerde yaşanan su sıkıntısı, binlerce çiftçi ailenin evlerinive tarlalarını terk etmesine neden oldu. Tarım illerinde yoksulluk arttı. Üretim azaldı. Modern sulama veteknolojisinin eksikliği de sorunu, daha ağırlaştırıyor. Önlem alarak, susuzluk çekmenin ne demek olduğu sınavından da geçmemek gerek.