Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
İnsanlarda da diğer canlılarda olduğu gibi buluşma;sosyalleşme ve dayanışma özlemi vardır. Ne yazık ki çoğu kez, pek düşünmeden, bizlere sunulan önünü arkasını bilemediğimiz gereksiz bazı buluşmaların birer parçası oluveririz.
Çocukluğumuzda bazı geleneksel ve resmi bayramlar dışında pek az kutlama olurdu.
Bir kır çiçeği ya da el yapımı ufak bir armağan vermenin;güzel bir aile masası etrafında toplanmanın; sevdiklerimizle kucaklaşmanın, tadı farklı olurdu.
Yaklaşık son 40 Yılda her ay içinde, kutlanması gereken, pek fazla özel gün oluşturuldu.
Tabi bunların büyük çoğunluğu kapitalizmin başarısı. Onlar için, tüketim toplumları yaratmanın en karlı ve özendirici bir yolu da bu. Ne var ki dikkate alınması gereken bir durum.
Tarihi süreçlerden günümüze dek her toplumda, insanların doğum ve ölüm süreçleri arasında geleneksel buluşma günleri ve bayramlar yapılmakta. Ancak son yıllarda hızlı bir artışla yeni yeni kutlama günleri var edildi. Öyle ki, bazı ülkelerinyoksul aileleri, buna ekonomik durumları nedeniyle ayak uydurmakta zorlanır oldu. Uluslararası anlamı ve adıbelirlenen kutlamalar da epeydir var. Ancak, çoğu özel tanımlı gün, amacına ulaşmakta yetersiz kaldı. Yine de nedensehedefe ulaşılmış gibi kutlamalar yapılıyor. Yeryüzündevaktiyle adı konmuş günler, yıllar sonra hala utanç verecek tablolar oluşturuyorsa, bu sadece başarılamamış sözde takılmış bir anımsatma olsa gerek. Örneğin: 5 Haziran Dünya Çevre Günü; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü; 21 Mart Dünya Ormancılık günü, 12 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü, 22 Mart Dünya Su Günü, 1Mayıs İşçi Bayramı günü vb. gibileri için, toplumsal çabalara rağmen, haklar kazanılamıyor ya da yetersiz kalıyorsa, yeniden masaya yatırılıp bu günkü evrensel şartlara göre, daha etkin bir şeyler yapılmalı.
Ülkemizde, 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı;
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi tarihi günleri, önemi itibariyle kutlamamız ve bize armağan edilenleriyse, gençliğe devretmemiz gerekli. Geleneksel resmi bayramlarımız da akraba, dost ve sevdiklerimizle buluşup özlem giderme; bir gönül alma vesilesi olup önemlidir. Yaş günleri, evlilik yıldönümleri, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü gibi.. uzatılmaya açık bir gidiş de var. Yetişmek zorlayıcı doğrusu. Aslında, özel bir günde gönül almak ne hoş. Ama kadına şiddet gösteren birinin de yılda bir kez verdiği çiçeği de son derece anlamsız bulurum. Sevgivermenin, özlem duymanın ve kıymet bilirliğin devamlılığı daha değerli. Bu da kolay olmayan; düşünülmesi ve çaba gösterilmesi gereken bir durum.
Mesleki hakların sürdürülmesinde, bir şeyler yanlış gidiyorsa,bu da yine sadece yılda bir hatırlatmadan ibaret demektir. Bu durumda olanlara: 10 Ocak Dünya gazeteciler günü;12 Mart dünya tüketiciler günü; 30 Haziran Emekliler Günü; 14 Mart Tıp Bayramı; 7 Nisan Avukatlar günü; Nisan Dünya Sağlık Günü gibi, bazı örnekler verilebilir.
Başarı ödül törenleri; yöresel festivaller; 3-6 Mayıs Hıdırellez Şenliği; özel dost akraba ve arkadaş buluşmaları gibi, farklı gerekçelerle oluşturulan sosyalleşmeler de var tabi.
Son yıllarda yapılan kutlamalar, masraftan kısmak ve zaman kazanmak için internetten sanal sosyalleşme yoluyla daha hızlı yapılıyor. Sesli görüntülü ziyaretlerle ya da mesajlarla gönüller alınmış oluyor. Çoğu kişi bütçesini düşünerek, saygı sevgi ve özlemini böyle gideriyor.
Ne var ki tüketime alternatif olduğunu düşündüğüm, nostaljikbir anımsamayı da paylaşmak istiyorum. Bu da ulusal üretimeönem vermek anlamında YERLİ MALI ya da
TUTUM HAFTASI. Tüm yaşayıp ve yaşayamadıklarımızlabirlikte, dostlarımın gönlündeki bayramları kutlarım.
Kaleminize sağlık. Günümüzde Cumhuriyet ve çağdaşlık değerlerini yok etmek için herşeyi yapana bir muktedir kitle var…ama başaramayacaklar
Evet eskiden kutlamalarımız çokdu.Bayramlar, vs. Hemen bütün kutlamaları kaldırdılar. Türksen hanım, sahifem açıldı çok mutlu oldum. Şaşırdım.Sevgiler.
Bayramlar, birlik ve beraberliğin pekiştiği, kardeşlik, dostluk, sevgi ve saygı duygularının paylaşıldığı millet olma şuuruna ermenin temelidir. Bayramlar, toplumun manevî zenginlik kaynaklarıdır. Bayramlar, bireyleri ortak duygu ve düşüncelerde buluşturarak, üzüntüde ve kıvançta birleştirmekte ve bu değerlerin içtenlikle yaşanmasını sağlamaktadır. Huzur ve barış ortamının değerini iyi bilmek, kötülüklerden uzaklaşmak, insanlara iyi davranmayı bir yaşam ilkesi olarak benimsemek için bayramlar birer fırsattır. Son yıllarda çeşitli vesilelerle kutlama çeşitliliği fazla olsada insanların sanayi toplumunda ağır yaşam koşullarında bir vesile ile tanıdıklarını görmedi günlük manoton yaşamdan birnebzede olsa kurtulup rahatlamayı sağlar bu vesile ile bu konuyu işlediğiniz için tebrik ediyorum.