Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Mayıs ayında izlemek durumunda kaldığımız gündem epeyce yoğundu. İklim değişikliği ve kuraklık konusunda korkularımız vardı. Susuzluk başka hiçbir şeye benzemez. Neyse ki yeterli olmasa da, yağışlar biraz olsun rahatlattı. Baraj doluluk seviyeleri artmış oldu. Yağmurun ardından mis gibi toprak kokusu; rengarenk gök kuşağı; doğanın uyanıp diğer canlı dostlarına gülümsemesi, bir başka oluyor. Bu doğal ortam, 14 Mayıs’a odaklanılan şu zor günlerde, yükselen tansiyonu dengeleme çabası göstermekte.
1 Mayıs işçinin Emekçinin ve Dayanışma bayramıydı. Alın teriyle çalışanlar: emeklerinin karşılığını alıp, sosyal haklarına kavuştuğunda; işten çıkarılma korkusu yaşanmadığında, bayramlar yeniden anlam kazanacak. Yükselen enflasyon ve azalan alım gücüyle: en çok işsiz, işçi ve emeklilerin zor günler yaşadığı bir süreçteyiz. Ömürlerinin büyük kısmını çalışarak geçirenler: hak etmedikleri bir yaşam görmemeli. Enflasyon, aldıkları ücrete denk gelmeli. Bu konuda TUİK’e açtığı davayı kazanan DİSK haberi olumluydu.
6 Mayıs Hıdırellez’di. İnanışlara göre: dünyada darda kalanların yardımına yetişen Hızır ile denizler hakimi sayılan İlyas’ın yeryüzünde buluştuğu gün olarak düşünülür. Baharın gelişinde kır eğlenceleriyle kutlanır. Alanlarda ateşlerden atlanır halaylar çekilir. Ağaçlara kurdeleler bağlanıp dilekler tutulur.
7 Mayıs’ta Kadıköy İskele meydanı, panayır gibi hareketliydi. Partilerin seçim masaları, gençlerin coşkulu oyunları ve aşırı bir kalabalık vardı. Müzik sesleri ve konuşmalar birbirine karışıyordu. Geniş bir bölümde ise, deprem bölgesinden gelen pek çok esnaf için açık pazar kurulmuştu. Yöresel ürün tezgahlarına ilgi çoktu. Malatya’nın kayısısından, Antep’in fıstık ve kebabına, Maraş’ın dondurmasından, kurutulmuş meyve ve baharat çeşitlerine kadar neler yoktu ki. Önemli olan: felaketler yaşayan esnafa, Kadıköy Belediyesinin ve Kadıköylülerin destek vermesiydi. Mayıs Ayında Almanya son 3 nükleer santralını kapattı ama bizim topraklarımızda tüm kirli atıklar ve riskler göz önüne alınarak yapımı, teknik elemanları ve sermayesi Rusya’ya ait olan nükleer santral çubukları da gelmiş. Felaketin büyüğüne haydi buyurun denmiş. Ne var ki bu durum, Milyonlarca yurttaşın korkulu rüyası.
Kırsala erken gitmek isteyenler, oylarını kullanmak üzere kentlerdeydi. Bu nedenle sokaklar epeyce kalabalık. Moda hafta sonları dolup taşıyor. Dondurma kuyrukları uzadıkça uzuyor. Seçimlere bir hafta kaldığında, hareketlilik hızlandı iyice. Miting Alanları coşkuyla dolup taştı. Bu arada hiç duymadığımız seçim taktik ve söylentilerine vakıf olduk. Çoğunluk: şu seçimler hilesiz hurdasız ve kavgasız bir bitseydi, dileğinde bulundu. Adaylar bir günde 3-4 ilde gidip halka seslendi. Seçim sürecinden sonra da bu hız asla azalmamalı. Görüldüğü gibi kaybedilen değerleri geri almak çok zor olabiliyor. Seçim günü oylar kullanıldı. Sandıklara titizlikle sahip çıkıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. 15 gün daha buralardayız. Yurttaşlık görevleri yapıldı. İzlemler devam ediyor. Umut her zaman var. Hayat şöyle ya da böyle sürüp gidiyor. Böyle süreçlerde ruh ve beden sağlığının da son derece önemli olduğunu unutmamak gerekir. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı: Milli Mücadele Tarihimizde, 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı çok önemli bir gün olarak bilinir.
1955’lerde öğrenciydim. Bu anlamlı gün için aylar önceden hazırlık provaları yapılırdı. Törene şortlu kızların, çemberlerle müzikler eşliğinde topluca dans etmesi; ayrı bir renk katardı. Göz kamaştıran daha pek çok gösteri ve seyircisiyle stadlar dolup taşardı. Gençlerimiz hak ettikleri: liyakatli, eşitlikçi eğitime, aşa, işe, kalacak yere, ufku açık ve özgür bir yaşama kavuşturulursa; bayramlar çok daha coşkulu kutlanacaktır. Yaşandığı gibi Mayıs Ayı belki de 2023’ün en yoğun gündemli süreci oldu. Ay henüz bitmedi tabi. Bundan sonraki haberleri de Haziran’da ortaya dökeriz. Şimdilik her şey gönlümüzce olsun diyelim değerli dostlar…