Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri
No Result
View All Result
Bellek Kadıköy
No Result
View All Result
Home Blog Yazıları Doğal Ve Mimari Çevre

LİKYALILAR, İGUANA VE TOPAZ

by adminoad136
Mart 12, 2023
0 0

Gülümser Atılgan

Okul sıralarındayken, sınıf geçme ve sınav kazanma telaşına düşmüşken, PİSAGOR teoremleri; problemlere yardımcı bir el gibi dokunur, işimizi kolaylaştırır, yükümüzü hafifletirdi. Dik üçgende dik kenarların karelerinin toplamı en büyük kenarın yani hipotenüsün karesine eşittir ile başlayıp, dik açılar, dik üçgenler, hipotenüsler arasında, Pisagor’un yardıma hazır bir el olduğunu bilirdik. Geometri demek PİSAGOR demekti.

Sonra müzik şehri olarak Viyana’yı Pisagor’un kurduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Evrendeki titreşimlerin müzikalitesini matematiğe oturtmuştu. Müzik, geometri, matematik, evren, titreşim, Viyana, dik üçgenler, hipotenüsler hepsi birbirine karıştı kafamda.

Gerçek İsmi Pytiagoras idi ve bir PYTİA tarafından büyütülmüş. Samos yada Sisam adası pytiasının oğluydu. Sonraları PYTİA ismini duydukça heyecanlanır oldum.

Yaratıcı, eril ve dişil yönüyle tüm kâinatı dayayıp döşedikten sonra,  dişil yönünü kendi özünde saklamıştı.  Kadim topluluklar da kurdukları şehirlerini bu dişil öze adamışlardı. Neredeyse tüm medeniyetler bir ANA TANRIÇA öyküsüne dayanıyordu. PYTİA’lar Ana Tanrıçaya hizmet eden rahibelerin adıydı. Akdeniz’in, Ege’nin, Anadolu’nun doğasıyla bütünleşmiş tüm kültürlerinin öyküsü Ana Tanrıça ve PYTİA’lar  ile bağlantılıydı.

Ege’nin küçük bir kasabasına ya da köyüne yerleşemesek te tatillerimizde bizi oralara çeken bir şeyler hep vardı. Özellikle Fethiye ve çevresine. Neredeyse her tatilimizde oralarda bir yerlerde buluyorduk kendimizi. Fethiye’nin mitolojik Adıyla Letonia’nın; Ana Tanrıça LETO’nun şehrinin her taşının altında bir öykü saklanmıştı. Ana Tanrıça Leto’nun Zeus’tan olan ikiz çocukları Apollon ve Artemis’e neden adanmıştı bu topraklar. O zamanlar buralarda yaşamış olan denizci Lukka’lar diğer bir deyişle Likya’lılar Apollon ve Artemis’ten buralar da ne görmüşlerdi de 23 tane şehir devleti kurmuşlardı. En büyüğü PATARA. Diğer bir deyişle PYTİARA. Apollon’un şehri. Apollon KAPI demek. Ödül ve cezanın kapısı. Diğer bir deyişle cennet ve cehennemin kapısı. Apollon’un kehanet merkezi olan PYTİARA yada PATARA’da Noel Baba doğmuş. Xantos yada Ksantos vadisinin denizle buluştuğu yerde. Özgürlüklerine çok düşkün bu halk özgürlüklerini kaybettiklerinde topluca intihar etmişler. ABD’ nin eyalet sistemine ilham olmuşlar. Işık Ülkesi de denilen likya’ya ışık anlamında Likya, Lukka, Luvi ve Levi derken Hz. Musa’nın da bir Levi olduğunu öğreniyorum. Mısır’dan Fethiye’ye, Pytiagoras’tan Musa’ya oradan da ABD ye uzanan bir değişim ve dönüşüm hali. 

Ege kasabasına yerleşemesek te, Kadıköy ve Yalova’nın geçmişinde Bitinya’lılar olduğunu biliyorum. Bitinyalılarında Pytinyalılar olduğunu. Fethiye’nin bereketli ovalarından Thlos ya da Pyhtlos antik kentine gitmek üzere dağlara sardığımızda rehberimiz telaşla otobüsü durdurdu, aşağı indi ve kolunda 25-30 cm..boyunda bir İGUANA ile geri döndü. Yeni yol arkadaşımız İGUANA ışıktan aldığı renkle sürekli değişerek bu yolculukta bize eşlik etti. Kendisi minik bir dinozor görümündeydi. Milyonlarca yıl öncesinden gelen değişim ve dönüşümle ben buradayım diyordu minik dinozor. 

Tam bir sene sonra aynı yol üzerinde tekrar yol alırken İGUANA çoktan yuvasına geri dönmüş bize belki uzaklardan el sallıyordu. Bu yoksunluğun ve anımsamanın verdiği hüzünle ve neyle karşılaşacağımızın da merakıyla yol alıp, ören yerinde hediyelik satan dükkânlara dağıldığımızda karşılaştık TOPAZ’la. TOPAZ’ın kırmızısına YAKUT deniyor. Pembe ve turkuaz renkliydiler. Bunları satın aldığımda henüz bilgim yetersiz olsa da IŞIK ÜLKESİ Likyalıları anımsatırcasına pırıl pırıldılar. Işığa duyarlı İGUANA gibi bulunduğu ortamın rengini alıyordular. Sonradan öğrendiğimde, saraylarda, yemeklerde zehir olup olmadığını renk değiştirerek haber verirmiş. Öfke ya da mutluluk durumuna göre, bulunduğu ortamın titreşimine göre renk değiştirdiğinden KONUŞAN TAŞ denirmiş kendisine. Pisagor, Pytiagoras, Likya, Hz. Musa, iguana, topaz. Nereden nereye geldik. Yoksa herşey herşeyin ve aynı şeyin değişimi ve dönüşümü müdür nedir?.

www.arifatilgan.com 

MART 2021 

Tags: bağdat caddesiDoğal Ve Mimari Çevrehaldun tanerkadiköy iskelekadıköy belediyesikadıköy bellekkadıköy boğakadıköy life
ShareTweetPin
Previous Post

Bir ‘’Yeşil Yaşam’’ Ütopyası

Next Post

Toplumsal Körlükler

adminoad136

adminoad136

Next Post

Toplumsal Körlükler

İştahları Kabartan Süreç

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Bellek Kadıköy Hakkında
    • BELLEK – KADIKÖY
  • Blog Yazıları
    • Sosyal Çevre
    • Doğal Ve Mimari Çevre
    • Kültür Ve Sanat
  • Fotoğraf Albümleri
  • İletişim Bilgileri

© 2025 JNews - Premium WordPress news & magazine theme by Jegtheme.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In