Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
İstanbul’da her gün işlerine, okullarına gidenler, zamanlarının büyük kısmını yolda geçiriyor. 2023 Ocak ayında, kent trafiği ile ilgili yapılan resmi açıklamalar: 75.Bin 829 Adet trafiğe kayıtlı aracın: % 55.2’si otomobil; % 21.6’sı kamyonet; %12.8’i motosiklet; % 0.4.5’i kamyon; % 0.5’i traktör; % 0.9’u minibüs ve % 0.2’i özel amaçlı taşıtlardan oluşuyor. Bilgiler: bir önceki aya göre: trafiğe kaydı yapılan araç sayısının %15.7 arttığı yönünde. Yol giderlerinin her gün artmasına karşın, otomobillerde bir azalma yok. İstanbul’da her gün toplam: 4.688.022 araç trafiğe çıkıyor.
Yazlığına ya da memleketine gitmek isteyen dar gelirli, dört çocuklu bir aile için,
kişi sayısı dikkate alındığında, özel arabayla ulaşım, otobüsle gitmekten daha ucuza geliyor. Salgın hastalık süreçleri için, hijyenik ortam sağlayabilmek anlamında da uygun.
Aynı zamanda, mazot, benzin ve köprü geçiş ücretlerine sıklıkla yapılan zamlarla zorlanan bütçeler için, bu yöntem en elverişli yol gibi görünüyor, şimdilik.
Kadıköy, İstanbul’un yoğun trafiğinden nasibini alan büyük ilçelerinden biri. Köprülerin tıkanmasından; iş ve okul gidiş dönüşlerinden; trafik kazası, maç gibi olağanüstü durumlardan, trafik akışı etkileniyor. Düşük vitesli durup kalkışlar araçlar zorluyor. Biriken Ekzos salınımı, sağlığı etkiliyor. Eski nüfusa göre düzenlenen caddeler artık yetersiz. Yeraltı ulaşımları, köprüler ne kadar çok olursa olsun, ilçenin bu yükü daha fazla kaldırabilmesi zor. Saydığım nedenlerle geleceğe sorun ve mali külfet yüklememek için acilen, ulaşım, otopark ve araç kullanım düzenlemesi içeren yeni bütünsel bir planlama yapılmalı.
Kent dışından İstanbul’a girer girmez, trafik çilesiyle karşılaşmak gerçekten çok sıkıcı. Değişen yollar; boşa işleyen zaman, sürücüleri ve yolcuları yıldırıyor. Kent içi trafiğinin gerilimine girmemek için, yaklaşık On Beş yıldır, araba kullanmıyorum. Toplu taşıma yollarını deniyorum. Böylece son derece rahatladığımı söyleyebilirim. Dostlarıma önerim de bu yönde. 1960’larda, Kadıköy’ün nüfusu 131.328 Kişiydi. Toplu taşımacılık ihtiyacı karşılıyordu. Vapur, kara tren, otobüs ve tramvay yeterliydi. Taksi ve dolmuşa bile pek de gerek kalmazdı. Belli saatlerde aynı ulaşım yolları kullananlar, sıkça karşılaşırlar, bir süre sonra tanıdık gibi olurlardı. Hatta özel toplantı ortamı karşılaşmalarında ’’gözüm sizi bir yerden ısırıyor, hiç yabancı gelmediniz denirdi. Yollarımız da, asırlık ağaçları; görkemli köşkleriyle, öylesine güzeldi ki, çoğu kişi yürümeyi seçerdi. Ne mutlu bizlere ki: Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşama şansına sahip olan coğrafyanın insanlarıyız. Yıllarca neden deniz ulaşımı, gereği gibi geliştirilmiyor? diye, sorgulayıp; önerilerde bulunduk. Neyse ki 2022 Yılında gerçekleştirilen yeni bir düzenlemeyle: Kabataş, Kadıköy, Moda, Bostancı adımı atıldı ve bir rahatlama oldu. Yine de kıyı iskelelerinin daha da çoğaltılmasında, son derece yarar var. Ayrıca Kadıköy-Sabiha Gökçen arasındaki metro hattının da, önemli yarar sağladığını belirtmeliyiz. Keşke bu gelişmeler yıllar önceki yıllarda olabilseydi. Aklımızdaki bir öneri de: Moda, Bahariye gibi yoğun ana caddeler, Halit Ağa da olduğu gibi trafiğe kapanmalı. Sadece yayalara açık olabilmeli. Mahalle sakinlerinin arabaları ve zorunlu geçiş ve park durumları hariç tabi. Yine bu semtlerde evi olan yurttaşlar için, maliyeti düşük geniş, yeraltı otoparklarının yapılması gereği olabilir. Kadıköy sakinlerinin zorlayan, kişileri, ruhsal ve bedensel olarak yıpratan, gürültü, görüntü kirliliği yayan ve ekzos gazı atığı salan ortamlardan kurtulmak son derece önemli. Yeni yeni çareler düşünülüp denenmeli. Bazı yolların genişletilmesi, kaldırımların güzelleştirilmesi ve yayaların rahat geçebilmesi sağlanmalı. Acilen yaşanan söz konusu ortak sorunlar giderilmeli. Unutmayalım ki sağlıklı ulaşım ve sağlıklı yaşam, hepimizin yasal hakkı.