Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Yeni yılın ilk ayındayız. Islak Moda sokaklarında şemsiyemi açmış yürüyorum. Ayaz var. Bulutlu ve sisli bir havanın ardından göz kamaştıran güneş parlıyor. Akşam çok az yağmur çiselemiş. Derken bir lodos, bir rüzgar. Deniz dalgaları isyanda. Sıcaklık 19 derecelere yükseldi bazı günlerde. İklim de çıldırmış gibi. Bu konuyla ilgili yazılarımda: doğanın dengesi bozuldukça isyanı da büyük olur, dediğim çok olmuştur. Salgınlar yine artmaya başladı. Eskisi gibi, sağlık yetkilileri tarafından, bilgilendirme yapılmıyor. Çevremizde “pozitif çıktık” diyenlerin sayısı artıyor. Bugün de eski bir dostumuz olan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Orhan Erinç’i korona dan kaybetmişiz. Çok üzüldüm. Şu dertten kurtulamadık bir türlü. Ama yine de açık havada yürümek gibi bir özlemimiz var. Bu nedenle yürümek istediğimde, ara günleri ve tenha yolları seçiyorum tedbir için. Böylece, düşüncelerden biraz olsun uzaklaşabilmek iyi geliyor. Sanırım her birimizin zihnini kurcalayan pek çok mesele var. Ama onları, sırtımızdaki gereksiz bir yük gibi, gerektiğinde çıkarıp bir kenara bırakamıyoruz. Bu nedenle de, Son yıllarda toplumun büyük bir kesiminde önü alınamaz yorgunluklar oluştu. Aslında çoğu yurttaş öz yaşamından, neyin, nasıl olduğunun farkında. Ama yine de iki dostla bir araya gelindiğinde, nasılsın? dan sonra, peki sence ne olacak? ile devam eden gelecekle ilgili kuşkulu soru ve sohbetler uzayıp gidiyor. Bireylerin çoğu, hakları olan insanca bir yaşamın beklentisi içinde. Sanırım, 2023 Yılı, iyi ya da kötü sürprizlerle dolu geçecek. Bir bakıma, son yıllarda toplumun yaklaşık her kesiminde gözlenen bir gelişme de oldu. Çoğu kişi artık ister istemez, birer yaşam ekonomisti gibi. Örneğin: eskiden enflasyonun ne demek olduğu ve bazı iktisadi terimler, yurttaşlar tarafından pek bilinmezdi. Ama şimdi öyle değil.
Seçim sürecinin gelip çattığı şu günlerde, genel anlamda toplumu saran olumsuzluklar atakta. Dikkatlerin siyasi arenaya doğru odaklandığı dönemlerde, meydanı boş bulan, bildiğini okuyan fırsatçılar çoğalır. İklim krizine karşın, yeşil alanlar daha çok kapışılır. Ağaçlar yok edilir. Sahiller zapt edilir. Kentlilerin sefertası görünümlü ruhsuz betonlar arasına sıkıştırılmasıyla ilgili sorunlar artabilir. Yasa dışı ve kaçak işler alır başını gider. Kısacası, bazıları, nasıl para koparacağının peşine düşer. Mega kent İstanbul’un sorunları da ayyuka çıkabilir. Örneğin: kiracı ev sahibi anlaşmazlıkları öyle artmış ki, artık yasal yola başvurmak yerine özel danışmanlar bu soruna çözüm bulacak deniyor son günlerde. Tabi yoruma açık. Yasal hak arama yolları yerine, böyle yeni düzenlemeler de devreye girebilir. Yine ortak sorunları, dert edinip ummana döktüm galiba. Ama gerçeklere arkamızı dönemeyiz.
Biraz da, önümüzdeki yaşamsal koşullardan söz edelim. “bu yaz susuz kalabilir miyiz” derseniz, yanıtımız “bundan sonraki yağış durumuna ve ön tedbirlere bağlı” olur. Şu anda sularımız akıyorsa da, bu yıl, yağmur ve kar zamanında yeterince havzaları doldurup, toprağı doyuramadı. İstanbul’da Ocak ayında barajlarındaki su seviyesinin %34 civarında olduğu, yetkililerce duyuruldu. Böyle gider ve tedbir alınmazsa, önümüzdeki yaz aylarında susuzluk, kuraklık ve doğal felaketler yaşanabilir. Ürünler zarar görür, kıtlık, pahalılık ve yetersiz beslenme daha da artar. Özetle: Ocak ayını, çok az bir yağışla geçirmekteyiz. Henüz kara kış yaşanmadı ve soğuklar fazla hissedilmedi. Ne var ki: şimdiden yüksek ödemeli faturalar geliyor. Aile bütçeleri daraldı. Geçim derdi, en çok konuşulan konulardan biri. Yaşamak için yeni geçici arayışlar yeterli olamıyor artık. Ücret ve harcamalar tablosu ortada. Ayrıca Anayasanın her bireye tanıdığı barınma ve sağlıklı yaşam hakkı, çileye dönüşmüş durumda. Seçim örtüsü altında çok rahat zemin bulabilecek olan: sağlık, deprem, kaza, dolandırıcılık, cinayet, kadına şiddet, hırsızlık, yeraltı ve yer üstü çevre talanı vb. gibi, olumsuzluğa karşı, dikkatli olmamızda yarar var. Eskilerin değişiyle kendimize mukayyet olalım. Ocak ayını kurtarabilsek de, daha sonraki aylar, epeyce hareketli olacağa benziyor. Kolay gelsin.