Türksen Başer Kafaoğlu / Bellek Kadıköy
Ünlü Aktivist Yazar George Monbiot, Gezegeni Yok Etmeden Dünyayı Beslemek adlı kitabında, Dünya’daki kronik açlık sınırına dikkat çekip, bu olumsuz gidişi “Teknoloji Değil, Siyaset sorunu” diyerek açıklıyor.
“FAO’ya göre : 2005 – 2014 Yılları arasında dünyada yetersiz beslenen insan sayısı, 811 Milyondan, 607 Milyona düştü. 2014’de yükselmeye başladı.
2020’de ise, 811 Milyon’a ulaştı. Küresel gıda fiyatları düştü ama hala insanlar açlık çekiyor ve bu sayı daha da arttı son yıllarda. Açlık çekenler, daha çok savaş ve iklim krizinden fazla etkilenen bölgelerde. Küresel gıda ticaretinin Dünya’da
%90’nını 4 şirket yürütüyor. Bu tekellerin üretim dağıtım ve işletme konusunda aralarında güçlü bir entegrasyon var. Acilen bu tekellerin, rekabet yasalarını geliştirerek, dağıtılması gerekiyor.”
Buraya kadarki tablo, verilerle sabit. Ancak ne yapılmalı konusunda, yazarın ortaya koyduğu fikre karşı çıkanlar da epeyce. Ben ileteyim sizler karar verin.
Dünyanın %71’inde canlı yaşamına uygun alan olduğu, bunlardan tarım alanlarının %77‘i sinin hayvancılıkta kullanıldığı, ama gıda ihtiyacımızın sadece %18’ini karşıladığı düşünülürse, Hayvancılıktan tarıma dönmek daha faydalı, aynı zamanda protein artık endüstride de elde ediliyor bunun nedeni, büyük baş hayvanların sera gazı ile havadaki emisyonunu artırmakta, diye ısrar edilmesi veganların hoşuna gidebilir. Bu yönüyle düşünürsek: hassas fermantasyon tekniğiyle proteini bol un elde ediliyor artık. Tek yıllık değil uzun ömürlü bitkilerin üretimi de yadsınamaz, çok yıllık ayçiçeği gibi. böylece, doğaya zarar veren pestisit suni gübre vb. kimyasallar her yıl kullanılarak doğaya fazla zarar verilmemiş olur.
Ayrıca, BM’in raporlarına göre: “Gıdaların %17’sinin Dünya’daki varsıllar tarafından israf edildiği oysa bu atıkların hayvan yemi ve biyo yakıt olarak geri kazanılması durumunda, insanlara sağlanan gıda miktarına denk olmadığı” belirtilmiş.
Yine, Ulaşım ve Çevre Kuruluşunun, Yakıt Değil Gıda başlıklı Raporuna göre: Avrupa’da ”araçlara sağlanan yakıtın, 15 Milyon ekmeğe eşdeğer miktarda gıda israfı olduğu, 2021’ de Türkiye’ de her yıl 7.7 Milyon Ton gıdanın çöpe atılarak israf edildiği” de belirtiliyor. “Çin’de sadece tabaklardan sıyrılıp çöpe atılan bir pirinç tanesi, 2022 Yılına göre saptanan 1.402 Milyar olan nüfus sayısıyla çarpıldığında, ortaya çıkan toplam atık pirinç miktarıyla, Dünya’daki pek çok aç insan doyabilir” diyor israf karşıtı araştırmacılar. Bu pirinç örneği, bizim ülkemizdeki varsıllar tarafından da değerlendirilse ne iyi olur.
Analizlere de bakıldığında, öyle sanıyoruz ki, küresel ve ekonomik krizlerin kol gezdiği yeryüzünde ufak ufak atıklar, toplamda büyük yekunlar tutuyor. Bunlar işe yaratılırsa, ekonomilere ek gelir sağlanacak ve de aç olan çoğu canlı doyacaktır. Söz konusu durum dikkate alınmalı ve atıklar geri kazanılmalıdır. Artık farklı ve kıymet bilir bir yaşama göre, hızla yenilenmenin tam zamanıdır.
Ülkeler, bundan böyle, yollarına nasıl devam edeceklerine karar vermek için, hayvancılık mı, tarım mı? İsrafı önlemek mi? arasında konuyu istatistik ve araştırmalara dayalı olarak, enine boyuna tartışılıp düşünülmeli. Ayrıca, dünyadaki hiç de küçümsenmeyecek boyutlara varan israfın da sürüklediği uçurumlardan yükselen açlık çığlıklarına, bir an önce çareler aranmalıdır.