Türksen BAŞER KAFAOĞLU /BELLEK-KADIKÖY
28Temmuz 2011’de yitirdiğimiz Ekonomist Yazar Arslan Başer Kafaoğlu
çocukluk yıllarında, doğum yeri olan Yozgat meydanındaki saat kulesinin altında
her sabah radyo haberlerini dinler, koşarak “Aslan’ım anlat hele” diye yolunu
gözleyenlere, küçücük ama güvenilir aklıyla duyduklarını aktarırmış. Yıllar sonra
da karşılaştıklarında “bah hele gordün nü bizim gobeli? adam olacağı çocukken
belliydi” dediklerini, anımsıyorum. Yozgat Lisesinde o tarihlerde aydın ve
düşünce geliştiren çok değerli öğretmenler varmış. Öyle ki onların sağlam kültür
donanımından övgü ve hayranlıkla söz ederken, duygulanıp gözleri dolardı.
Mükiye’yi bitirdikten sonra, Erenköy,Çiftehavuzlar,Bahariye,Moda gibi semtler
olmak üzere, yaşamının büyük bir bölümünü Kadıköy’de geçiren Ekonomist
Yazar, Moda çay bahçesindeki Kemal‘in çift kaşarlı tostundan, Ali’nin meşhur
dondurmasından, Koço’nun leziz yemeklerinden ve en çok da masmavi denizini
seyretmekten çok keyif alırdı, Tabi gençliğimizde yaşadığımız Moda koyu, plajı.
Ağaçlıklı alanları, doğal sahili, şimdilerde yok ama yine de geride kalan bir kaç
yerin tadını iyi çıkarırdık birlikte. Emeğin hakkını yıllarca savunan yazarın iç
dünyası, yumuşacık şefkat doluysa da, sömürücü her tür politikaya, kapitalizme,
gereksiz özelleştirmelere, tüm kirlenmelere karşıydı. Ekonomik yorumlarında
kolay kolay yanılmadığını bilenler, kritiklerinden yararlanmak isterlerdi. O da
öylesine basit bir dille anlatırdı ki, kendisine “halkın hocası” denirdi. Kitap,
konerans,röportaj ve sunumlarında, konuk olduğu yerlerde, görüşlerini cesaretle
ve dolandırmadan ortaya koyması, onu ekonomik alanda epeyce güvenilir
kılmıştı. Ben de en çok, emek sermaye döngüsünde, emeğin nasıl sömürüldüğü,
anlatımını severdim. Enflasyon, Kapitalizm Nereye gidiyor, Silah Rüşvet ve
Sömürü, gibi onlarca kitabının sayfalarını arada karıştırıp baktığımda, yıllarca
önce ortaya koyduğu ekonomi politik yorumların, bu günleri net olarak
anlattığını görmekteyim. Eşim, analitik belleğine güvenip, hesap makinası ve
internet kullanmaz, yazılarını eliyle hazırlardı. Dünya ve ülke tarihi bilgilerini,
ayaklı kütüphane donanımıyla taşıyıp, anlatırken de zaman tünelinde yaşardı
sanki, oradan çıkmak istemezdi. Hangi maç hangi tarihte, nerede, kimlerle
oynanmış, orada neler yaşanmış, anında yaşıyormuş gibi anlatıp heyecanlanırdı.
Konser,tiyatro,opera bale, görsel sanatlar, sinema gibi çağdaş kültürün sıkı
takipcisiydi. “Keşanlı Ali Destanı” gibi tiyatro müzikallerini eve de taşır, ailece
ezberleyip söyler ve müthiş keyif alırdık. “Morgol gömlek giyerdi, gümüş de
köstek takardı, yaktı mı candan yakardı”diye devam edip, gülmekten kırılırdık.
Arslan ülkesini, çok sever, İstanbul’u da inanılmaz bulurdu. “Hayretler içinde
kalıyorum, bunca tahripe karşı kent hala doğallığını ısrarla koruyor” diyordu.
düşünüyorum da, gerçekten bahar gelince bir başka oluverir baktığımız her yer.
Arslan Başer Kafaoğlu, hoş sohbetli, fıkralı, şiirli, bol kahkahalı halleriyle, dost
meclislerinde aranan kişi olarak gelir akla. ama bazen de, zihinlere çakılan ülke
ve dünya sorunları masaları kaplar. konuşularak rahatlanırdı. Sanırım bu biraz
da olması istenenlerin, özlemle karışık tezahürüydü. Onun, devrimci umudunu
kaybetmemesi, topluma örnek olmalıdır.Kendisi, çevreyle ilgili etkinliklerde
hep yanımızda olurdu. 1989’da Yeşil düşüncenin ekonomiyle radikal noktalarda
örtüştüğünü görüp, “Yeni Korumacılık”la ilgili kitabımızı topluma armağan
etmeyi, sanki bu günler için tasarlamıştık. Arslan’ı, sadece yaşamının büyük
bölümünü Moda’da geçiren doğruları ortaya koyan bir ekonomist yazar olarak
değil, topluma bıraktığı, kitap, bilgi belgeleriyle ve saygıyla anıyoruz.
Değerli bir yurtsever Ekonomist Aslan Hoca
beraber çalışma gururunu yaşadık.Mekanı
Cennet olsun.Allah rahmet eylesin.