-Körler ülkesi Kadıköy;
‘Kalkedon’ yani bugünkü ismiyle Kadıköy, Fenikeliler ‘in kurduğu bir şehirdi. Bu şehrin amacı Karadeniz’de bulunan kolonilere ulaşım sağlamaktı. Bir süre sonra bugün ‘İzmit’ olarak bilinen yere doğru büyüdü ve bir ülke oldu. Bir efsaneye göre M.Ö. 658 yılında Megara Kralı Bizans yeni bir arayışa girdi. Arayışta Delf Tapınağı’na giderek kahinlerin fikrini aldı. Kâhin ise ona “Körler ülkesinin karşısındaki yerler size yurt olacak” dedi. Kral Bizans uzun süre bu yeri aradı. Sonra Sarayburnu’na geldi ve oldukça fazla etkilendi. Karşı tarafta bulunan Kaledonyalılara baktı ve onların birer ‘kör’ olduğunu söyledi. Çünkü Kral Bizans keşfettiği yeri şehir kurmaya elverişli olarak nitelendirdi ve Kaledonyalıların şehir kurmaya elverişli olmayan bir yere şehir kurmalarını körlük olarak adlandırdı. Kâhinin de sözünü hatırlayarak, körler ülkesinin karşındaki yerin burası olduğunu düşündü.
-Sadece yoğurt yiyen Hacı Han;
18. yüzyılda Kadıköy Fenerbahçe’de oldukça ilginç bir olay yaşandı. 1741 yılında İran şahının elçisine ve emrindekilere bir ziyafet verildi. Fakat tüm yemek boyunca Hacı Han’ın suratı asıktı. Hacı Han yemek boyunca sadece yoğurt yedi. Bir süre sonra durumun ne olduğu anlaşıldı. Elçi Fenerbahçe’ye gelirken protokol kurallarına aykırı bir şekilde Osmanlı ‘yemek emini’nin sağ tarafından yürüdü. Hacı Han bu durumdan dolayı memnuniyetsiz bir şekilde sadece yoğurt yedi.
-Başı kesilen Hasan Paşa;
Fenerbahçe Parkı şimdilerde olduğu gibi eskilerde de cennet köşelerden biriydi. Sultan 3. Ahmet’in kubbe vezirlerinden bir tanesi olan Firari Seyid Hasan Paşa’nın parkın ucunda bulunan bir fenerin odasında başı vuruldu. Kesik baş 3. Ahmet’e gösterildi ve Sarayburnu’ndan denize fırlatıldı. Hasan Paşa gövdesi ise Fenerbahçe’de denize bırakıldı.
-Satılık semt Hasanpaşa;
Şimdilerde öğrencilerin yoğunlukla ikamet ettiği Hasanpaşa, 17. yüzyılda saray ağalarından birisi olan Mısırlı Osman Ağa’nın malıydı. Arazi 19. yüzyıla gelindiğinde Abdülmecit’in kapıcıbaşısı olan Hüsamettin Ağa’ya verildi. Daha sonra parça parça halka satıldı.
-Boğa heykelinin bilinmeyen öyküsü;
Kadıköy’de hepimiz bildiği boğa heykeli 1864 yılında İzidor Bonhevr adlı heykeltıraş tarafından Paris’te yapıldı. Heykelin yapılış amacı Fransız gücünü Almanlara göstermekti. Fakat Almanlar Fransız’ları yendi ve heykel Almanya’ya getirildi. Daha sonrasında Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz ve Fransızlarla savaşması sonucunda Alman Kralı tarafından Enver Paşa’ya armağan edildi. Heykel öncelikli olarak Kadıköy’deydi fakat daha sonrasında Beylerbeyi’ne götürüldü. Oradan da Yıldız Sarayı, Bilezikçi Çiftliği, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Köşkü, Mermer Köşk, Lütfi Kırdar Spor Sarayı ve Kadıköy Kaymakamlık Binası gibi yerleri gezdi. 1987 yılında ise Altıyol kavşağına koyuldu.
-Bağdat Caddesi’ne kibrit fabrikası;
19. yüzyıla gelindiğinde Çiftehavuzlar bölgesine bir kibrit fabrikası kurulması düşünülüyordu. Bu bölgede çiftlik arazileri, bağlar ve konaklar bulunuyordu. Fakat kibrit fabrikası sadece düşüncede kaldı. Çünkü kibrit fabrikasının bölgeye zarar vereceği düşünülerek Küçükcekmece’ye yapıldı.
-Neden Suadiye?.;
Hepimiz Suadiye’yi biliyoruz, peki hikayesini? Reşat Paşa dönemin önemli devlet adamlarındandı. Kızına ”Suad” ismini koymuştu. Kızını çok sevdiği için bir eser yaptırmak istedi. 1905 yılında Caddebostan ve Bostancı arasında bulunan bölgeye cami inşa ettirdi. Bu caminin ismi Suadiye Camii’ydi. Tabii ki bir süre sonra cami semte de ismini verdi.
-Sarayda 381 çeşit hayvan;
Sultan Abdülaziz resim ve heykel sanatına hayrandı. Özellikle hayvanlarla ilgili olanlara bayılırdı. Abdülaziz özellikle aslanı çok severdi ve bu bilgi dilden dile dolaşırdı. Bu sevgisinden dolayı bir dönem Beylerbeyi Sarayı’na 381 çeşit hayvan besleniyordu.
-Papazın Çayırı;
Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu alan Zühtüpaşa Mahallesi’dir. Eski zamanlarda bu bölgede bulunan ve Kalamış sahiline olan kesim Zühtü Paşa’nın arazileriydi ve o dönemde buralar oldukça ıssızdı. O zamanlar bu bölgeye ”Papazın Çayırı” denirdi. Bölge ”Papazın Çayırı” ismini ise 1809 doğumlu Ermeni papaz Andon Asunyan’dan almıştı.
-Vahşi domuzlar Kızıltoprak’ta;
Şu anda birçoğumuz Kızıltoprak’ın nasıl bir yer olduğunu biliyoruz. İşte şimdilerle alakası olmayan bir zaman gidiyoruz!.; 1920- 1930’lar. O zamanlar bu bölgede avcılar boş çayırlarda vahşi domuz avlarlardı..
Bugün, Kadıköy’ün tarihine dair ilginç bilgilere göz attık. Eğer siz de kısa bir zaman içerisinde İstanbul’da konaklayacaksanız ve harika bir konaklama deneyimi yaşamak istiyorsanız, Anadolu Yakası’nın en keyifli lokasyonlarından biri olan Kadıköy’ü seçebilir; gezerek hem tarih merakınızı giderir, hem de denizle iç içe olan birçok semtin doğal güzelliklerinin ve damak tadlarının keyfine varabilirsiniz..
BEKLİYORUZ EFENDİM.
Saygılarımızla,
(‘Bellek Kadıköy Grubu’ adına; Şener Önder ) -> ‘15.04.2020 – Kadıköy / İST.