Son günlerde iklim değişikliği ile ilgili karıştırdığım kitaplar arasında ilgimi çekenlerden biri de, Bill Gates’in konuyla ilgili yapıtıydı. Emperyalist bir dünyanın ABD’li, dev Microsoft Şirketinin kurucusu zengin ünlü bir iş adamının iklim krizi için ne düşündüğü, merak uyandırıcı olmalıydı. Dünya genelinde, iklim felaketleri: ünlü ,ünsüz, varsıl, yoksul, yöneten ,yönetici, sömüren , sömürülen diye bir ayrım yapmıyor. Bu anlamda Gates, son yüz yılda yaşanan iklim krizinin iç yüzünü fark ettiğini, bu nedenle, yaşamının ve mal varlığının önemli bir bölümünü, farklılaştırdığını, şöyle bir itirafla açıklıyor: “Ben son iklim konferansına özel uçakla gittim, büyük evlerim var, Özetle, temiz enerjiye desteklerim de olsa, ben de bu yanlışın içindeyim. Karbon ayak izlerimi küçültmeye karar verdim. İnsanlık için kutsal bir yaşamı seçmeliyiz. Bu nedenle de, elektrik enerjisi ve teknolojisine. Bir Milyar Dolar yatırım yaptım. Ayrıca, diş fırçasından, yapı malzemelerine kadar pek çok malzeme, fosil yakıtla çalışan uçak, kamyon tren ve gemilerle taşınıyordu. Bu kirli ulaşımın, temiz enerjiye çevrilmesi gerektiğini düşünerek: yılda kaç fosil yakıtlı araba trafikten men edilebilir ve bu 51 Milyar Ton Karbon Dioksitin, % kaçına tekabül eder? Enerjide dönüşüm için, sera gazıyla ve temiz enerjiyle çalışan arabalar arasındaki kıyaslama nedir? diye araştırdım ama sürekli değişim ve artışlar nedeniyle, bunu net olarak bilemiyoruz.
“Son gelişmiş dijital teknolojiyle, her bir küçük çipin, içine onlarca transistor sıkıştırma olanağı sağlama yatırımlarıyla, iklim krizini önlemeyle ilgili yatırımlar içindeyiz. 24 ülke ve Avrupa Birliği destekli Enerji Koalisyonu çalışmalarımıza göre, 2020 de başlayan Covid 19 ile ekonomik faaliyetler yavaşlayınca, Karbon salınımı 51 Milyar Tondan 48-49 Milyar Tona düştüyse de bu bir normal düşüş olarak Kabul edilmemeli” diyor ve ilginç bir ekleme yapıyor: ”eti, sütü için yetiştirilen yaklaşık 1 Milyar büyük baş hayvan, çıkardıkları gaz, gübre ve geviş getirmeyle, küresel emisyonun %4’nün sorumlusu. Vegan yiyeceklere ağırlık verilmeli. Çünkü bu durum: et yiyen zenginlerin, otla beslenen fakirlere kirlilik dayatmasıdır. Sentetik gübre kullanan ülkeler zengin ama asıl sorun, yoksul ülkelerin bu iş için kredi alamadığı ve kirletmediği halde, krizden etkilenmesidir. Bunların hepsi “Yeşil Fiyat Farkı” kapsamında hesaplanmalı. Gelişmiş ülkelerin, yoğunlaştırdıkları emisyon yükü, hak etmedikleri halde, yoksul insanların üstüne yıkılmamalı. Artık temiz enerji ve toprağa dönme zamanıdır. 40 Yol boyunca bir ağaç, 4 Ton Karbon Dioksit emiyor ama insanlar zenginleştikçe, daha fazla kalori tüketiyorlar.Toprakta10 Milyar insanı besleyecek kadar yiyecek yetiştirildiğinde, gıda üretimiyle ilgili emisyon3/2 oranında artacak. Ekilebilir araziler arasında rekabet başlayabilir. Gıda üretimi artınca kirlilik artacak. 2015 de biyoteknoloji ve bilgi teknolojileriyle ilgili desteklemelerle, yoluma devam edeceğim.
Güç kaynağına yoğunluk verilmeli ancak buradaki harcamaları standart olarak bölmeli. Köy, kent, iş yeri, ev harcamaları farklıdır. Önemli olan, güç kaynağının yoğunluğu ve hangi kaynaklardan yararlanılacağıdır” diyor. Geç de olsa, Gates’ in günah çıkartması, yatırımlarını bu yönde geliştirmesi, önemli ama ne yazık ki, temiz enerji sıralamasına nükleer enerjiyi de katması, riskli ve çelişkili. Belki de bir gün çok geç olmadan onun da farkına varır. Aslında küresel ısınma krizi ve çözümüyle ilgili, dünyada neler olduğunu izlemek kadar, bu tip konuları tartışmak ve yoruma açmak farklı bir yönden de olsa bilgi aktarmak yerinde olur diye düşünüp, sizlerle paylaşma gereği duydum.
Türksen Başer Kafaoğlu