Moda’daki deniz hamamı Hayik isminde bir Ermeni tarafından kurulmuş daha sonraki yıllarda kardeşi Ardaş’a kalmıştı ( Aslında hamamı babalarının kurduğu da söylenir). Bu plajın bulunduğu yer Sultan Abdülaziz dönemi sarraflarından İtalyan asıllı Fransız uyruklu bir Levanten olan Lorando’ya aitti. Zamanla araya giren evliliklerle Lorando adı kaybolmuş, Avusturya uyruklu Franckestein’ler Lorando mülkü olan Küçük Moda’nın ve saray yavrusu konağın varisi olmuşlardır. 1923 yılının başında Kaptan İhsan Akdağ ve ortağı Moda Koyu’nda deniz hamamı kurmak için müracaat ettikleri zaman, plajın sahibi Mari Franckestein idi. Franckestein bir trafik kazasında öldüğü zaman plajın 72 hissedarı olduğu anlaşıldı.
Plajın bay ve bayanlara mahsus olmak üzere iki kısımdan oluştuğu, erkek tarafında atlama kulesi bulunduğu, kadınlar için etrafı ahşap perdeler ile çevrili bir hamamı olduğu bilinmektedir. Moda Plajı çok kısa sürede gelişti ve Anadolu yakasının su sporları merkezi haline dönüştü. 1937 yılında ilk defa Macarlar ile Türkler arasında yüzme müsabakaları kalabalık bir seyirci kitlesi önünde bu plajda yapıldı. 1950 yılında Almanya’dan davet edilen “Su Perileri” isimli bir yüzme grubu süslenen ve reflektörlerle aydınlatılan plajda seyrine doyulmaz gösteriler sundu. Plajın hareketli görüntüsü Moda Koyu’na bir canlılık getirmiş, her yaz 1 Temmuzda Kabotaj Bayramı düzenlenmeye başlanmıştı. Çeşitli kayıkların iştirak ettiği yarışlar, renk renk yelkenli kotralar, o yıllara göre çok süratli deniz motorları Moda ve Kalamış’ta heyecanlı günler yaşatır çevre halkını kıyılara doldururdu.
Benim tenimin tuzlu su ile buluşması da bu plajda olmuştur. 1955 yılında rahmetli babam ile ilk defa plaja gitmiştik. Moda Camii’nin bulunduğu yerde çok büyük bir gül bahçesi vardı. Arnavut kaldırımı yol burada biter, etrafını insan boyunu geçen yabani otların çevrelediği dar ve yokuş bir patikaya girilirdi. Bu patika Bomonti Gazinosu önünde bir alanda düzleşir sonra tekrar kıvrıla kıvrıla plajın giriş kapısına uzanırdı. Plajın girişinde çocuklar için boyu geçmeyen bir havuz bulunurdu. Havuzun hemen kenarında ahşap kazıklar üzerine oturtulmuş bir gazino, kahvehane vardı. Burada oturan anne babalar çocuklarının havuzda güvende olup olmadıklarını görebilirdi. St-Joseph’li yıllarımda artık plajın kurdu olmuştum. Koltuk altına kıstırılmış, içine mayo yerleştirilmiş ve rulo yapılmış bir havlu ile bir kaç lira harçlık burada bir gün geçirmemize yeterdi. Sabah saat 10:00′ da plaja postu serer, gazinoda öğle yemeğini atıştırır, öğleden sonra postasını tamamladıktan sonra akşam üstü saat 18:00 de eve dönerdik. Plajın kadınlar kısmına erkek girmesi yasak olmasına karşın erkek kısmına kadınların gelmesi çok olağandı. Bazı düzeysiz müşteriler buraya gelen kızları, kadınları çantada keklik zanneder, umutsuz bir gayret içine girer, fakat gizli güç “plajın namusu” harekete geçer ve bu beyhude çabayı hüsranla sonuçlandırırdı. Plajın unutulmaz müdavimlerinden birisi de beden eğitimi hocamız rahmetli Muzaffer Tunçalp idi. Hocamız plajın yaşamına kadınlar hamamı önüne demirlediği içten takma motorlu kırmızı renkli ATEŞ isimli teknesiyle katılırdı. Niçin kadınlar hamamı önüne demirlediğini kimse bilmezdi. Kimisi plaja gelen kızlarına göz kulak olmak için, kimisi sahilde güvenliğin tam olup olmadığını anlamak için der, ahkam keserdi. Yine bu kadınlar hamamında, artistliğe özenen genç kızların başlarına çuval geçirilerek latin müziği eşliğinde bacak güzelliği yarışması yapılırdı. Biz bunları maalesef göremezdik. Yarışmayı kazananları bir hafta sonra yayınlanan “Ses” , “Yedigün” gibi magazin dergilerinden öğrenirdik.
Plaj aynı zamanda Moda Spor Yüzme Kulübü’nün de havuzuydu. Sporcular akşamüstü saat 19:00’da el ayak çekildikten sonra plaja gelir, antrenman yaparlardı. Kule atlamada St-Joseph’li Türel Aygün’ü, yine St-Josephli İhsan Candemir’i kelebek, Münevver Tarım’ı sırt üstü çalışırken görür gibi oldum. Bu arada plajın bekçisi Arap Burhan’ı, temizlikçisi Marika’yı anmadan geçmeyelim. İhsan Akdağ 1 Kasım 1975 ‘te vefat etti. Oğlu Ergun Akdağ plajın işletmesini 1987’ye kadar büyük özveriyle devam ettirdi. Kadıköy Belediyesi’nin İlçede yeterli yol olmadığını (!) öne sürerek Moda Sahili’ni doldurmasıyla bu efsanevi plaj tarihe karıştı. Bize de fotoğraflara bakıp ah-u vah etmek düştü.
Erdal TUNÇOK
Kaynakça:
İstanbul’un Deniz Hamamları ve Plajları, Burçak EVREN
Bizans Metropolünde İlk Türk Köyü KADIKÖY, Dr. Müfid EKDA