Araştırmacı Çevre Yazarı Türksen Başer Kafaoğlu
Yıllar öncesinden Orman Fakültesi Öğretim Üyeleriyle de yakın dostluklarımız vardı. Ormanlarımızın korunması için kendileriyle, sivil toplum kuruluşumuzun çalışmaları olurdu. Bazıları Danışman Üyelemizdi. Kimler yoktu ki: Prof. Dr. Ahmet Hızal, Pro.f Dr. Uçkun Geray, Prof. Dr. Melih Boydak… Onların, orman yasa değişikleri, ormanlaştırma ve orman koruma ile ilgili bilimsel destekleri unutulmaz. Bu değerli Bilim İnsanlarımıza saygı duymamızın en önemli yanı da ‘’Bir ağaç kadar hür’’düşünmeleri, toplumsal faydadan yana ilkeli olmaları, ülke ekonomisini önemseyen aydın bakış açıları ile değerlendirmeler yapmalarıydı. Ne yazık ki
Sevgili Prof. Dr. Uçkun Geray ve Prof. Dr. Ahmet Hızal’ı, erken yitirdik. Aradan yıllar geçti. Değerli Eski İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Melih Boydak ile sosyal medyada yeniden görüşme şansına sahip oldum ve okurlarımla paylaşımlarım olacak. Değerli dostumuz Melih Boydak, Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan bir yazısında ‘’Antalya’dan İzmir’e kadar kıyı şeridimizde çıkan ve yerleşim yerlerine ulaşan orman yangınlarında, havadan yeterli müdahale edilmeyişi nedeniyle büyük bir bedel ödemek zorunda kaldığımızı’’ belirtiyor. Ne kadar önemli. Yol yakınken dikkate alınması gereken o bedellerin ceremesini de biz yurttaşlar, çekmiyor muyuz? Ayrıca ‘’Yanan ormanların daha çok kızıl çamlar ve makiler olduğunu, yangın sonrasında bu yerlerin yeniden aynı ağaçlarla donanacağını; Kızıl çamların tepesinde 3-9 Yaşlarında açılmayan canlı tohumlar olduğunu; bunlara Tepe Tohum Bankası dendiğini ve yüksek sıcaklıkta, yangından 20-25 Gün sonra açılıp döküldüğünü; Sonbahardaki ilk yağışlarla çimenlemenin yükseltilere göre Sonbahar ve İlkbahar arasında olduğunu; 4-7 Yaşında olgun tohum verdiğini; kalın kabuklarıyla örtü yangınına karşı dirençli olduklarını’’ belirterek, yol gösteriyor. Boydak ‘’Yangında erken müdahale, ana kurtarma kuralıdır’’ düşüncesinde. Böyle olması hepimizin dileği. ‘Ormanın korunması ve geliştirilmesi ile ortaya çıkan ekolojik ve ekonomik verimlilikler ‘’Turizm, maden işletmeciliği, betonlaşma’ ile kıyaslandığında, ‘Sürdürülebilirliğin’ nasıl fark attığı anlaşılabilir. Bu toplumsal faydanın gelecek kuşaklara yayılımı anlamındadır. Onun için ülke ekonomisine ve yaşam kalitesine yönelik bir değer taşır. Düşünce ve çabalarını ekosistemden yana savunup katkı sunan Değerli Melih Boydak gibi bilim insanlarımıza, her zaman gereksinimimiz var. Kendisine, 1998’de bilimsel çalışmaları, Türkiye ve Dünya Ormancılığına katkıları nedeniyle, BM. Çevre Onur Ödülü verilmiş. Adına ‘’Hatıra Ormanı ‘’kurulmuş. 1984’de önerdiği ve uygulamasına katıldığı bir yöntemle 2015 Yılına dek Toroslardaki 2 Milyon Dönüm Çıplak Kalker bir alanın, Sedir Ormanlarıyla kaplanmasını sağlamış. Bu nedenle de meslektaşları ona ‘’Sedirin Babası’ diyormuş.
S.O.S’ Çevre Gönüllülerinin aylık Bilimsel Danışma Kurulu toplantılarına, Prof.Dr. Uçkun Geray ve Prof Dr. Ahmet Hızal ile birlikte gelirlerdi. Her bilim dalından oluşan 35 Kişilik Danışma Kurulumuzda güncel çevre sorunları ve politikaları tartışılır; alınan ortak kararlar, aylık çalışmalara yön verirdi. Çevre Ekonomisi, Doğal kaynaklar ve Çevre kapsamında Üç Gün boyunca gerçekleştirdiğimiz Uluslararası ’’Çevre Ekonomisi ve Politikası’’ Sempozyum sunumlarında ve yayımladığımız kapsamlı kitapta, onların da görüşleri yer aldı. Ben de Sivil Toplum Kuruluşumuz adına, düzenledikleri İstanbul Orman-Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Platformu Toplantılarına katılırdım. Sayın Boydak, Kurucu Sekreterdi ve özetle ormanlara kendini adamış, önemli bir akademisyendi. Yanlışlara göz yummayan, bilimsel gerçekleri önerileriyle ortaya koyan değerli dostlara, günümüzde daha çok gereksinim var. Bilim emekçilerinin hakkı hiç unutulmamalı. Ve bizler onlardan çok şey öğrendik.
